- Haberler
- Güncel
- Türkiye Elektrik Şebekesinde 'Görünmez Yük' Alarmı: Denetimsiz Şarj Üniteleri Artan Riskin Habercisi
Türkiye Elektrik Şebekesinde 'Görünmez Yük' Alarmı: Denetimsiz Şarj Üniteleri Artan Riskin Habercisi
Türkiye'de elektrikli araç sayısı hızla artarken, bu araçların yarattığı elektrik talebinin önemli bir bölümü hâlâ denetimsiz şekilde karşılanıyor.
Elektrikli Araç Şarjının Şebekeye Yansıyan Gizli Etkisi
Türkiye’de elektrikli araç sayısı hızla artarken, bu araçların yarattığı elektrik talebinin önemli bir bölümü hâlâ denetimsiz şekilde karşılanıyor. Ülkedeki yaklaşık 332 bin elektrikli aracın yıllık toplam tüketimi 1 teravatsaat seviyesine ulaşıyor. Ancak bu tüketimin yarısına yakını, yani yaklaşık 0,5 TWh’lik bölüm, evlerde bireysel olarak kurulan denetimsiz şarj üniteleri üzerinden gerçekleşiyor. Bu durum, dağıtım şirketleri için görünmeyen ve öngörülemeyen bir yük oluşturuyor. Enerji uzmanları, bu “görünmez yükün” özellikle alçak gerilim hatlarında istikrarsızlığa yol açabilecek büyüklüğe çoktan ulaştığını vurguluyor.
Elektrikli araçların kullanımının yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan bu tablo, bir yandan mobilitede dönüşümün hızını gösterirken, diğer yandan şebeke planlamasında yeni ve acil adımların atılması gerektiğine işaret ediyor. Evlerdeki kontrolsüz şarj altyapıları nedeniyle şebeke üzerindeki gerçek yükün tespit edilememesi, gelecekte daha büyük teknik sorunlara kapı aralayabilir.
Görünmez Yükün Dağıtım Şirketlerine Etkisi
Özyeğin Üniversitesi’nden Göktürk Poyrazoğlu’nun akademik liderliğini yürüttüğü “e-mobilite atılımı” projesinin sonuçları, bu görünmez yükün nasıl bir risk oluşturduğunu detaylarıyla ortaya koyuyor. Lisanslı şarj istasyonlarından toplanan veriler toplam tüketimin sadece yarısını yansıtırken, geriye kalan büyük bölümün nasıl ve nerede gerçekleştiği dağıtım şirketleri tarafından net biçimde görülemiyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde görev yapan 21 elektrik dağıtım şirketi, bu nedenle şebekelerini planlarken gerçek yükü hesaba katmakta güçlük çekiyor.
Poyrazoğlu’na göre sistemin bugün hâlâ sorunsuz işlemesi, dağıtım şirketlerinin tecrübesi ve proaktif müdahaleleri sayesinde gerçekleşiyor. Ancak elektrikli araç sayısının hızla artmasıyla bu durumun sürdürülebilirliği tartışmalı hâle geliyor. Özellikle alçak gerilim hatlarında talebin ani artışı mahalle trafolarını zorlayabilir, hatta bazı bölgelerde kısa süreli kesintilere yol açabilir.
Tüm Dağıtım Şirketlerini Kapsayan Ortak Proje
Ortaya çıkan riskler üzerine Türkiye’deki 21 dağıtım şirketi, Meram Elektrik Dağıtım’ın koordinasyonunda ortak bir Ar-Ge projesi başlattı. EPDK’nın desteklediği bu proje, elektrikli araçların gelecekte yaratacağı şebeke yükünü doğru öngörebilmek adına kritik önem taşıyor. Projenin ilk hedefi, her il için elektrikli araç ve şarj soketi projeksiyonlarının hazırlanması. Böylece her bölgenin kendi dinamiklerine göre planlama yapılabilecek.
İkinci hedef ise şebekede yaşanabilecek teknik sorunların önceden belirlenmesi ve bu sorunlara uygun mevzuat önerilerinin geliştirilmesi. Bu kapsamda, şarj altyapısının standartlaştırılması, yatırım planlarının doğru yapılması ve şebeke güvenliğinin korunması için somut öneriler hazırlanıyor.
2035 Projeksiyonu Şebekeye Yeni Sınavlar Getiriyor
EPDK’nın yüksek tahmin senaryosuna göre Türkiye’deki elektrikli araç sayısı 2030’da 1,7 milyona, 2035’te ise 4,2 milyona ulaşacak. Bu artışın toplam elektrik tüketimini sadece yüzde 3–4 seviyesinde artıracağı hesaplanıyor olsa da asıl tehlike bu rakamların bölgesel şebekelere etkisinde yatıyor.
Ulusal ölçekte küçük görünen bu tüketim artışı, yerel dağıtım hatlarında aşırı yüklenme riskini beraberinde getiriyor. Özellikle çok katlı sitelerde veya yoğun nüfuslu mahallelerde, araç sahiplerinin aynı saatlerde şarj talebinde bulunması trafolar üzerinde ciddi baskı oluşturabilir. Uzmanlar, bu tabloyu “makro düzeyde güvenli görünen ancak mikro ölçekte risk üreten” bir yanılsama olarak değerlendiriyor.
Mevzuat Değişikliği ve Akıllı Şebekeler Gündemin İlk Sırasında
Projenin sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılmasının ardından üç kritik mevzuat önerisi öne çıktı. Meram Elektrik Dağıtım’dan Süleyman Kırışıkoğlu, şebeke üzerindeki baskıyı azaltmak ve yatırımları daha verimli hâle getirmek için bu adımların bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Buna göre ilk adım, bireysel veya ticari tüm şarj istasyonlarının dağıtım şirketlerine bildirilmesinin zorunlu hâle gelmesi. Böylece hangi bölgede ne kadar şarj noktası bulunduğu net olarak görülebilecek.
İkinci öneri, otopark yönetmeliklerinin değiştirilerek toplu yaşam alanlarında ortak şarj altyapısının teşvik edilmesi. Bu sayede her daire için ayrı şarj ünitesi yerine, site içinde paylaşımlı ve daha ekonomik çözümler oluşturulabilecek.
Üçüncü öneri ise elektrik iç tesislerinde elektrikli araç şarjı için özel bir “eş zamanlılık katsayısı” tanımlanması. Bu katsayı, her aracın aynı anda şarj olmadığı gerçeğini dikkate alarak altyapı yatırımlarının daha akılcı şekilde yapılmasını sağlayacak.
Akıllı şebeke uygulamaları ve dinamik tarifeler de şebeke dengesi için gündemde olan diğer kritik unsurlar. Şarj cihazları ile trafolar arasında doğrudan iletişim kurulması, yüksek talep dönemlerinde yük dengeleme mekanizmalarının devreye girmesini mümkün kılacak.
Türkiye elektrik şebekesinin geleceği açısından hayati önem taşıyan bu çalışmalar, elektrikli araçların yaygınlaşma hızının şebeke güvenliğiyle uyumlu şekilde ilerlemesi için belirleyici olacak. Enerji yönetiminde yeni dönemin anahtarı ise görünmez yükü görünür kılacak adımlardan geçiyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım
Bakmadan Geçme