Sinop ve Trakya'da Nükleer Dönem Başlıyor: Yeni Santraller İçin Teknik Çalışmalar Başlatılıyor

Nükleer Enerjide İkinci Büyük Adım

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşasında sona yaklaşılırken, Türkiye yeni nükleer yatırımlarla enerjide dışa bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. Bu kapsamda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Sinop ve Trakya’daki potansiyel nükleer sahalar için uluslararası düzeyde iş birliklerinin gündeme alındığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, dünyanın önde gelen nükleer teknoloji firmalarıyla görüşmelerin sürdüğünü belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Ülkemizde planladığımız büyük ölçekli nükleer santraller konusunda bu alanda tecrübe sahibi uluslararası şirketlerle teknik iş birliği görüşmeleri yapıyoruz. Türkiye’nin enerji geleceğini şekillendirecek bu projelerde artık somut adımlar atıyoruz.”

Kanadalı AtkinsRealis ile Stratejik Görüşme

Bayraktar, Kanada merkezli enerji ve mühendislik devi AtkinsRealis’in Başkanı ve CEO’su Ian L. Edwards ile bir araya geldiklerini de duyurdu. Görüşmede, Türkiye’nin nükleer enerji hedefleri ve yeni teknolojilerin uygulanabilirliği ele alındı.

Bakanlıkta gerçekleşen toplantıda, CANDU reaktör teknolojisinin Sinop ve Trakya sahalarındaki potansiyel kullanımı gündeme geldi. CANDU tipi reaktörler, Kanada tarafından geliştirilen ve özellikle güvenliği, yakıt esnekliği ve uzun ömürlü işletme kapasitesiyle bilinen bir sistem olarak öne çıkıyor.

Bakan Bayraktar, görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, “Sinop ve Trakya’daki nükleer enerji projelerine ilişkin teknik çalışmaların başlatılması konusunda mutabakata vardık. Bu süreç, Türkiye’nin enerji portföyünü çeşitlendirme hedefinde çok önemli bir eşiktir.” ifadelerini kullandı.

Sinop ve Trakya’da Nükleer Enerji Potansiyeli

Sinop ve Trakya bölgeleri, jeopolitik konumları, deniz bağlantıları ve altyapı avantajları nedeniyle nükleer enerji yatırımları için ideal alanlar olarak değerlendiriliyor. Sinop’ta daha önce Japon-Fransız ortaklığıyla yürütülen ancak çeşitli sebeplerle ertelenen proje, yeni bir modelle yeniden gündeme alınacak.

Trakya bölgesi ise Türkiye’nin Avrupa’ya en yakın enerji koridoru olması bakımından stratejik önem taşıyor. Bölgedeki olası nükleer tesisin, hem ulusal şebekeye enerji sağlayacağı hem de bölgesel enerji dengesi açısından kilit rol üstleneceği öngörülüyor.

Uzmanlara göre, Türkiye’nin ikinci ve üçüncü nükleer santral yatırımları tamamlandığında, ülkenin elektrik ihtiyacının yaklaşık %20’si nükleer kaynaklardan karşılanabilecek. Bu da hem karbon emisyonlarını azaltacak hem de sürdürülebilir enerji üretimini destekleyecek.

Türkiye’nin Enerji Vizyonunda Nükleer Güç

Enerji Bakanlığı, nükleer enerjiyi Türkiye’nin uzun vadeli enerji stratejisinin temel taşlarından biri olarak görüyor. Bakan Bayraktar daha önce yaptığı açıklamalarda, “Türkiye, 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda nükleer enerjiyi vazgeçilmez bir kaynak olarak konumlandırıyor” ifadelerini kullanmıştı.

Bu çerçevede, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin devreye alınmasının ardından, Sinop ve Trakya’daki yeni tesisler ülkenin nükleer kapasitesini katlayacak. Her iki santralin de tamamlanmasıyla, Türkiye’nin toplam kurulu nükleer kapasitesinin 10.000 megavatın üzerine çıkması bekleniyor.

Enerjide Dışa Bağımlılığa Karşı Büyük Adım

Türkiye’nin enerji ithalatına her yıl milyarlarca dolar ödediğini hatırlatan Bakan Bayraktar, yerli ve temiz enerji yatırımlarının bu tabloyu değiştireceğini vurguladı. Nükleer enerjinin, karbon emisyonu üretmeden kesintisiz enerji sağlama özelliğiyle hem çevreye duyarlı hem de ekonomik açıdan sürdürülebilir bir çözüm sunduğunu belirtti.

Bakanlık yetkililerine göre, teknik çalışmaların tamamlanmasının ardından uluslararası iş birliği modelleri ve yatırım planları netleşecek. Türkiye, bu süreci hem teknolojik kazanım hem de enerji arz güvenliği açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriyor.

Türkiye’nin enerji haritasında yeni bir sayfa açacak Sinop ve Trakya nükleer santralleri, önümüzdeki yıllarda ülkenin enerji bağımsızlığı yolunda atılmış en önemli adımlardan biri olarak görülüyor.

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım