- Haberler
- Güncel
- Kuraklıkla Mücadelede Yeni Yaklaşım: Toprak Daha Az İşlenmeli, Su Daha Verimli Kullanılmalı
Kuraklıkla Mücadelede Yeni Yaklaşım: Toprak Daha Az İşlenmeli, Su Daha Verimli Kullanılmalı
Son yıllarda Türkiye'nin birçok bölgesinde yağış miktarının azalması ve sıcaklıkların artması, tarımsal üretimi ciddi biçimde etkiliyor. Uzmanlar, küresel iklim değişikliğinin yalnızca su kaynaklarını değil, toprak yapısını da tehdit ettiğini belirtiyor.
Aşırı Toprak İşleme Su Kaybını Artırıyor
Toprağın yapısına gereğinden fazla müdahale edilmesinin, verimliliği artırmak yerine su tutma kapasitesini azalttığını belirten Prof. Dr. Başer, bu durumun özellikle yaz aylarında toprağın çabuk kurumasına neden olduğunu söyledi.
“Toprağı derinlemesine işlemek, alt katmanlardaki nemin yüzeye çıkmasına ve buharlaşmasına yol açıyor. Bu da bitkilerin köklerinin yeterince nem bulamamasına neden oluyor” diyen Başer, özellikle yazlık ekimlerde hiç toprak işlemeden ya da minimum işlemle ekim yapılmasının kuraklıkla mücadelede etkili bir yöntem olduğunu ifade etti.
Kışlık ekimlerde ise yalnızca çok gerekli durumlarda toprak işlenmesinin yeterli olacağını belirten uzman, “Aşırı toprak işleme yalnızca su kaybına değil, toprakta yaşayan faydalı mikroorganizmaların zarar görmesine de neden olur” dedi.
Yeni Ekim Dönemleri Belirlendi: Zamanlama Artık Daha Önemli
Prof. Dr. Başer’e göre, kuraklıkla mücadelede yalnızca su tasarrufu değil, ekim zamanının doğru planlanması da büyük önem taşıyor.
Eskiden kasım ayının sonlarına kadar süren ekim dönemlerinin artık erkene çekilmesi gerektiğini belirten Başer, “Eskiden 20 Kasım’a kadar beklenirdi, artık ekim sonu ya da kasım başında ekime başlamak daha doğru. Çünkü kuraklık artık hastalık riskinden çok daha büyük bir tehdit haline geldi” açıklamasında bulundu.
Bu yaklaşımın özellikle buğday, arpa ve ayçiçeği gibi suya duyarlı ürünlerde verimi korumada önemli bir avantaj sağlayacağını dile getirdi.
Damla Sulama Kuraklığa Karşı En Etkili Yöntemlerden Biri
Su kaynaklarının azaldığı bir dönemde, sulama yöntemlerinin de değişmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Başer, damla sulama sistemlerinin artık zorunluluk haline geldiğini söyledi.
“Su kıtlığının yaşandığı bölgelerde buğdaya bir veya iki defa su verilmesi yeterli olabilir. Ancak o suyun doğru zamanda verilmesi gerekir. Bitkinin gebeleşme döneminde, yani başak vermeden hemen önce yapılan sulama en verimli olanıdır” dedi.
Başer, çiftçilerin sulamayı bilinçli yapmaları gerektiğini, suyun yalnızca toprağa değil, verime doğrudan yatırım anlamına geldiğini belirtti.
Toprak Hazırlığında Doğru Uygulamalar Hayati Öneme Sahip
Kuraklıkla mücadelede yalnızca sulama değil, doğru toprak hazırlığı ve gübreleme teknikleri de büyük fark yaratıyor. Prof. Dr. Başer, uygun toprak hazırlığı, zamanında gübreleme ve merdane kullanımıyla suyun toprakta daha uzun süre tutulabileceğini ifade etti.
“Toprağın nemi koruması için yüzeyin sertleşmesini önlemek, organik madde oranını artırmak ve merdane ile toprağı bastırarak suyun alt katmanlarda kalmasını sağlamak gerekir. Bu, hem su kaybını önler hem de köklerin daha derine inmesine yardımcı olur” açıklamasında bulundu.
Uzmanlar, tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için çiftçilerin modern ama doğayla uyumlu yöntemlere yönelmesi gerektiği konusunda hemfikir.
Tarımda Yeni Dönem: Az İşlenen Toprak, Verimli Hasat
Türkiye genelinde artan kuraklık ve düzensiz yağışlar, tarımda köklü bir dönüşümü zorunlu kılıyor. Geleneksel yöntemlerle sürdürülen yoğun toprak işlemenin yerini artık koruyucu tarım uygulamaları alıyor.
Prof. Dr. Başer, çiftçilere şu çağrıda bulundu: “Artık doğayı zorlamak yerine onunla uyumlu çalışmalıyız. Toprağı gereksiz yormadan, suyu israf etmeden ve zamanı doğru kullanarak üretim yapmak zorundayız. Bu yalnızca bugünün değil, geleceğin de meselesi.”
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım
Bakmadan Geçme