• Haberler
  • Güncel
  • İnsanlık Sayıları İlk Ne Zaman Kullanmak Zorunda Kaldı?

İnsanlık Sayıları İlk Ne Zaman Kullanmak Zorunda Kaldı?

Matematik bugün bilimin temel taşlarından biri olarak görülse de, insanlığın sayılarla tanışması ve matematiksel düşünce geliştirmesi çok daha eski bir zorunluluğun sonucuydu.

Matematiğin İlk İzleri: Mezopotamya ve Mısır Uygarlıklarında Doğuş

Bilinen en eski matematiksel kayıtlar, Mezopotamya’daki Sümer ve Babil uygarlıklarına ait tabletlerde bulunuyor. Bu toplumlar, tarımın gelişmesiyle birlikte tarlaların ölçülmesi, ürün paylaşımı, sulama kanallarının planlanması ve vergilerin toplanması gibi nedenlerle aritmetiğe ihtiyaç duydu. Sayılar başlangıçta basit sembollerle ifade edildi, ancak zamanla karmaşık hesaplamalar yapılmasını sağlayan sistemler oluşturuldu.

Antik Mısır ise matematiğin zorunluluktan doğduğu en çarpıcı örneklerden biri olarak kabul ediliyor. Nil Nehri her yıl taşarak sınırları yeniden şekillendiriyor, tarlaların çizimleri siliniyor ve çiftçilerin mülkiyet alanları karışıyordu. Bu nedenle Mısırlılar, her yıl yeniden sınır tespiti yapabilmek için geometriyi sistematik biçimde kullanmak zorunda kaldı. Bu durum, matematiğin yalnızca bir hesaplama aracı olmaktan çıkıp uzmanlık gerektiren bir mesleğe dönüşmesine yol açtı.

Nil Nehri'nin Matematikle Kurduğu Bağ

Nil Nehri, Antik Mısır’ın yalnızca yaşam kaynağı değil, aynı zamanda ilk takvim sisteminin de temeliydi. Mısırlılar, nehrin taşma dönemlerini takip ederek tarım yılına ilişkin ayrıntılı bir takvim oluşturdu. Ekim ve hasat dönemleri, köylünün hayatını planlayabilmesi için büyük önem taşıyordu.

Bu takvim sistemi, hesaplamaların düzenli yapılmasını zorunlu hâle getirdi. Özellikle yıllık taşkın seviyelerinin kaydedilmesi, sel sonrası tarlaların yeniden ölçülmesi ve depolanan ürünlerin miktarının belirlenmesi, pratiğe dayalı bir matematik kültürünün doğmasını sağladı. Geometri ve aritmetiğin toplumda saygın bir konuma gelmesi de bu düzenli hesaplamalara dayanıyordu.

İnkaların Düğümlerle Yaratığı Matematik: Khipu Sistemi

Dünyanın diğer ucunda, Güney Amerika’daki İnka İmparatorluğu da kendi matematiksel sistemini geliştirmiş bir uygarlıktı. Yazının kullanılmadığı bu toplumda hesaplama ve kayıt tutma ihtiyacı, Khipu adı verilen karmaşık bir düğüm sistemiyle karşılanıyordu.

Khipu; farklı renklerdeki ipler, düğümlerin konumu, bağlanma şekli ve dönüş sayılarıyla binlerce bilgiyi depolayabiliyordu. Vergiler, ürün miktarları, nüfus sayımları, askeri kayıtlar ve ticari hareketler bu sistemle düzenli olarak takip edildi.

Her düğüm belirli bir sayıyı temsil ediyor, düğümlerin sıralanışı ise bir tür ondalık sistemle işliyordu. Bir ipte hiç düğüm olmaması sıfırı gösterirken, düğümlerin alt alta dizilme şekli 1’ler, 10’lar, 100’ler hatta 1.000’ler basamağını işaret ediyordu. Bu yöntem, İnka toplumunun yazısız bir medeniyet olmasına rağmen son derece ileri bir hesaplama sistemine sahip olduğunu gösteriyor.

Matematiğin Ortaya Çıkışındaki Temel Sebep: İhtiyaç

Nil’in taşkınlarıyla şekillenen Mısır tarımı, Mezopotamya’nın ticareti ve İnkaların düğümlere dayalı kayıt sistemi aslında tek bir ortak noktayı işaret ediyor: Matematik, insanlığın günlük yaşamını kolaylaştırmak için doğdu.

Her uygarlık kendi coğrafi ve kültürel koşullarına göre farklı yöntemler geliştirdi. Ancak hepsi, sayıların düzenli bir yaşam için vazgeçilmez olduğunu fark etti. Bugün bilim, teknoloji ve mühendisliğin temelinde yer alan matematik; binlerce yıl önce çiftçilerin tarlasını ölçme, tüccarların borç hesaplama ve yöneticilerin nüfus sayma ihtiyacından doğmuş bir beceriydi.

Bu uzun yolculuk, matematiğin insanlık tarihindeki en önemli araçlardan biri olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım

ERTV Malatya - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme

WhatsApp İhbar Hattı
05443281444
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!