• Haberler
  • Sağlık
  • Hızlı Düşünmek: Pratik Zekânın Gücü mü, Yoksa Beynin Otomatik Pilinde Yaşamak mı?

Hızlı Düşünmek: Pratik Zekânın Gücü mü, Yoksa Beynin Otomatik Pilinde Yaşamak mı?

Modern çağda hepimiz bir koşuşturma içindeyiz. Düşünmeden kararlar veriyor, refleksle tepki gösteriyor, farkına bile varmadan aynı uygulamalara tıklıyoruz. Peki bu hız gerçekten zekâmızın bir göstergesi mi, yoksa beynimizin kendini koruma yöntemi mi?

Beynin Otomatik Modu: Düşünmeden Düşünmek

Kalp atışları, nefes alıp verme ya da sindirim sistemi gibi birçok hayati fonksiyonumuz istem dışı gerçekleşir. Ancak beynimiz sadece bu bedensel işlevlerde değil, davranışlarımızda da otomatik pil devreye alır. Örneğin her boş kaldığımızda farkında olmadan elimizi telefona götürüp aynı uygulamalara tıklamamız, beynin enerji tasarrufu yapma biçimidir.

Stanford Üniversitesi’nden sinir bilimci Dr. David Eagleman, bu “otomatikleşme” olgusunun beynin çalışma biçimini nasıl etkilediğini anlamak için dikkat çekici bir deney gerçekleştirdi. Bu deney, günlük alışkanlıklarımızın beynin karar verme süreçlerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serdi.

Bir Deneyle Beynin Gizli Çalışma Prensibi Ortaya Çıktı

Eagleman, 2016 yılında yaptığı deneyde, kendisini o dönem dünya rekoruna sahip 10 yaşındaki Austin Naber ile kıyasladı. Deneyin amacı, iki farklı beynin aynı görev karşısında nasıl davrandığını ölçmekti. Görev basitti: Plastik bardakları en kısa sürede üst üste dizmek.

İki katılımcının da kafasına beyin aktivitelerini ölçen elektrotlar yerleştirildi. Sonuçlar ise oldukça çarpıcıydı. Naber, bardağı rekor hızla dizerken beyninde neredeyse hiçbir ekstra aktivite görülmedi. Çünkü bu beceriyi o kadar çok tekrar etmişti ki, artık beyni bu işi “otomatik” olarak yapıyordu.

Dr. Eagleman’ın beyni ise tam tersine yoğun bir elektrik sinyali fırtınası içindeydi. Çünkü o, her hareketi bilinçli biçimde planlıyor, ellerinin pozisyonundan bardağın ağırlığına kadar her detayı düşünüyordu. Bu da beyninin daha fazla enerji harcamasına neden oluyordu.

Deneyin sonucuna göre, alışkanlık haline gelmiş bir eylem, beyinde çok daha az bilişsel kaynak gerektiriyor. Beyin, enerjisini yeni veya zorlayıcı görevlere saklamak için sık yapılan işleri otomatikleştiriyor.

Pratik Zekâ mı, Otomatikleşmiş Davranış mı?

Bu araştırma, hızlı düşünen insanların her zaman daha zeki olmadığını, bazen sadece daha çok alışmış olduklarını gösteriyor. Pratik zekâ, tekrarlanan deneyimlerin bir sonucudur. Beyin, sık yapılan işleri bilinçten çıkarıp refleks seviyesine indirir.

Örneğin, araba kullanmayı yeni öğrenen bir sürücü tüm dikkatini direksiyona, pedallara ve trafiğe vermek zorundadır. Ancak deneyimli bir sürücü aynı anda radyo dinleyebilir, yanındaki kişiyle sohbet edebilir ve olası bir tehlikeyi çok daha hızlı fark edebilir. Çünkü bu davranış, artık bilinçli bir eylem olmaktan çıkıp otomatik bir beceriye dönüşmüştür.

Bu durumun dezavantajı ise, farkındalığın azalmasıdır. Beyin otomatik moddayken, dış uyaranlara tepki versek bile bu tepkiler çoğu zaman düşünülmeden verilen refleksler olur. Sosyal medya bağımlılığının altında da bu mekanizma yatar. Uygulamalara düşünmeden girmek, bilinçli bir tercih değil, tekrarlarla öğrenilmiş bir davranıştır.

Düşünmeden Hareket Etmek: Dijital Çağın En Sessiz Tuzaklarından Biri

Dr. Eagleman’ın araştırması, bugünün dijital dünyasında belki de hiç olmadığı kadar anlam taşıyor. Çünkü beynimizin otomatikleşme eğilimi, sosyal medya kullanımında kendini açıkça gösteriyor. Sürekli tekrarlanan kaydırma hareketleri, bildirimlere koşulsuz tepki vermek ve “boşlukta elim telefona gitti” anları aslında bilişsel alışkanlıkların sonucu.

Bu döngü, beynin dikkat merkezlerini köreltebiliyor. Bilinçli düşünme yerini, otomatik tepki verme refleksine bırakıyor. Kısacası, hızlı düşünmek bazen zekânın değil, alışkanlığın ürünüdür. Bu yüzden Eagleman’ın önerisi basit ama etkili: “Bir şeyi yaparken neden yaptığınıza bir anlığına durup bakın.”

Zihin Otomatikteyken Hayatın Detayları Kaçıyor

Stanford deneyinin gösterdiği gibi, insan beyni enerjisini korumak için çoğu zaman bilinçsiz modda çalışır. Ancak bu mod, farkındalığı azaltarak yaşamı yüzeysel hale getirebilir. Günlük rutinlerde, özellikle dijital dünyada, “düşünüyor muyum yoksa sadece tepki mi veriyorum?” sorusunu sormak, zihinsel farkındalığın ilk adımıdır.

Dr. Eagleman’ın ifadesiyle, “Otomatik düşünmek kolaydır ama anlamlı düşünmek emek ister.” Bu bakış açısı, yalnızca bilimsel bir tespit değil; modern insanın hızla akan yaşamında bilinçli kalabilmesi için bir uyarıdır.

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım

ERTV Malatya - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme

WhatsApp İhbar Hattı
05443281444
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!