Dünyanın En Güçlü Hava Filoları: En Çok Savaş Uçağına Sahip Ülkeler Açıklandı

Küresel Hava Gücü Yarışı Kızışıyor

Savunma sanayii alanında son yıllarda yaşanan gelişmeler, ülkeler arasındaki hava gücü rekabetini her zamankinden daha görünür hale getirdi. Türkiye’nin Birleşik Krallık ile yaptığı Eurofighter Typhoon anlaşması, bu yarışın bölgesel yansımalarını da gündeme taşıdı. Anlaşma kapsamında Türkiye, 20’si İngiltere’den olmak üzere toplam 44 adet Eurofighter Typhoon savaş uçağını filosuna katmayı hedefliyor. Bu hamle, Türk Hava Kuvvetleri’nin kapasitesini güçlendirirken, dünyanın en büyük hava filolarına sahip ülkeleri de yeniden gündeme taşıdı.

Global Firepower verilerine göre, eğitim ve destek uçakları da dâhil olmak üzere dünyanın en geniş askeri uçak filolarına sahip ülkeler sıralaması dikkat çekici farklar ortaya koyuyor.

ABD: Gökyüzünün Değişmeyen Lideri

Listenin zirvesinde yer alan ülke Amerika Birleşik Devletleri (ABD) oldu. Küresel hava gücü dengesinin belirleyicisi konumundaki ABD’nin envanterinde 13 bin 43 askeri uçak bulunuyor.
Bu devasa filonun içinde F-22 Raptor, F-35 Lightning II ve F-15 Eagle gibi son teknoloji savaş uçaklarının yanı sıra, yüzlerce nakliye, keşif, bombardıman ve eğitim uçağı da yer alıyor.

ABD, yalnızca sayısal üstünlüğüyle değil, teknolojik yenilikleriyle de rakiplerinden ayrılıyor. Ülke, dünyanın en gelişmiş hava üssü ağını elinde bulunduruyor ve bu üslerin büyük bölümü Avrupa, Orta Doğu ve Asya’da konuşlandırılmış durumda. Bu geniş ağ, ABD’ye hem savunma hem de küresel müdahale kabiliyeti kazandırıyor.

Rusya ve Çin: Asya Cephesinde Hızla Yükselen Güçler

ABD’nin ardından Rusya Federasyonu, 4 bin 292 uçakla ikinci sırada yer alıyor. Rus Hava Kuvvetleri, özellikle Su-35, MiG-29, Su-57 gibi üstün manevra kabiliyetine sahip jetleriyle tanınıyor. Soğuk Savaş’tan bu yana hava gücüne büyük yatırım yapan Moskova yönetimi, modernizasyon çalışmalarına hız vererek filosunu yenilemeyi sürdürüyor.

Üçüncü sırada yer alan Çin Halk Cumhuriyeti, 3 bin 309 uçakla dikkat çekiyor. Çin, son yıllarda J-20 ve J-31 gibi beşinci nesil savaş uçaklarını devreye alarak kendi teknolojisini geliştirmede önemli bir aşama kaydetti. Ayrıca yerli üretim insansız hava araçlarıyla (İHA) da dünya savunma pazarında öne çıkan ülkelerden biri haline geldi.

Asya kıtasında Çin’in hemen ardından Hindistan, 2 bin 229 uçakla dördüncü sırada bulunuyor. Hindistan, hem Rusya’dan hem de Batı ülkelerinden satın aldığı uçaklarla karma bir hava filosuna sahip. Özellikle Rafale, Sukhoi Su-30MKI ve Tejas gibi farklı menşeli uçaklarla geniş bir hava savunma ağı kurmuş durumda.

Asya Pasifik Bölgesinde Dengeyi Güney Kore ve Japonya Sağlıyor

Beşinci sıradaki Güney Kore, 1.592 uçağıyla bölgesinde güçlü bir hava savunma sistemine sahip. Kuzey Kore tehdidi nedeniyle hava kuvvetlerine büyük yatırım yapan Seul yönetimi, özellikle F-35 ve F-15K filosuyla dikkat çekiyor.
Ardından gelen Japonya, 1.443 uçaklık filosuyla bölgesel güvenlik stratejisinin temel dayanağını oluşturuyor. Tokyo yönetimi, ABD ile yürüttüğü ortak savunma projeleri kapsamında hava kuvvetlerini sürekli olarak modernize ediyor.

Bu iki ülke, Asya-Pasifik’te Çin’in artan etkisine karşı denge unsuru olarak görülüyor.

Orta Doğu ve Avrupa’da Denge: Türkiye’nin Stratejik Hamlesi

Listede yedinci sırada Pakistan yer alırken, onu Mısır ve Türkiye takip ediyor. Pakistan’ın 1.399, Mısır’ın ise 1.093 adet askeri uçağı bulunuyor. Türkiye ise 1.083 uçakla dünyanın en büyük dokuzuncu hava filosuna sahip.

Türk Hava Kuvvetleri, son yıllarda milli savunma sanayiine yaptığı yatırımlarla dikkat çekiyor. Yerli üretim projelerinden KAAN (TF-X) savaş uçağı ve Bayraktar İHA sistemleri, Türkiye’yi sadece sayısal olarak değil, teknolojik açıdan da bölgesel bir güç haline getiriyor.

Türkiye’nin İngiltere’den alacağı Eurofighter Typhoon jetleri, hava kuvvetlerinin modernizasyon sürecine ivme kazandıracak. Bu uçaklar, özellikle Avrupa menşeli savunma teknolojilerinin Türk envanterine dahil edilmesi açısından stratejik öneme sahip.

Küresel ölçekte hava kuvvetleri dengesi yeniden şekilleniyor. ABD hâlâ açık ara liderliğini korurken, Asya ülkeleri teknolojik gelişmelerle aradaki farkı kapatmaya çalışıyor. Türkiye ise hem yerli projeleri hem de uluslararası anlaşmalarıyla bu rekabetin güçlü aktörlerinden biri haline geliyor.

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım