Buğdayın, Kültürün ve İnsanlığın Hikâyesi Belgesel Oluyor
Anadolu ve Mezopotamya'nın kadim topraklarında filizlenen tarımın, uygarlığın ve ekmeğin hikâyesi sinema dünyasına taşınıyor.
Buğdayın İzinde Bir İnsanlık Hikâyesi
İlk kez tarımın başladığı “Bereketli Hilal” bölgesinde çekimleri süren belgesel, buğdayın insanlık tarihindeki dönüştürücü etkisini anlatıyor. Paradoks Yapım’ın özenle hazırladığı yapım, Anadolu’nun bereketli topraklarından İran’ın Urmiye Gölü kıyılarına kadar uzanarak binlerce yıllık bir kültürel mirası sinema diliyle aktarıyor. Film, insanın doğayla kurduğu kadim ilişkiyi, toprağın bereketini ve ekmeğin sembolik anlamını yeniden hatırlatmayı amaçlıyor.
Buğdayın yalnızca bir besin değil, aynı zamanda uygarlığın temel taşı olduğunu vurgulayan yapım, izleyiciye “insanlık ekmekle birlikte nasıl değişti?” sorusunu yöneltiyor.
Türk-İran Ortak Yapımıyla Kültürlerin Buluşması
Belgesel, Türkiye’den Tahsin İşbilen ve İran’dan Abulfezl Memerian’ın ortak yönetmenliğinde çekiliyor. Bu iki yönetmen, doğunun ve batının tarih anlatılarını birleştirerek evrensel bir bakış açısı sunmayı hedefliyor. Film, sadece bir kültürel yolculuk değil, aynı zamanda iki ülkenin ortak tarihine ve kültürel mirasına saygı duruşu niteliğinde.
Anadolu’dan İran’a uzanan bu coğrafyada çekimler; Göbeklitepe, Çatalhöyük, Urmiye Gölü, antik Mezopotamya şehirleri ve geleneksel taş fırınlarda gerçekleştiriliyor. Böylece hem arkeolojik hem de duygusal bir bağ kurularak geçmişle bugün arasında güçlü bir köprü kuruluyor.
İki Karakter, Tek Arayış
“Mezopotamya, Ekmek ve Aşk” belgeselinde iki ana karakterin hikâyesi paralel şekilde ilerliyor. Anadolu’da kazı çalışmaları yürüten arkeolog Ezgi, uygarlığın temellerinin bu topraklarda atıldığını kanıtlamaya çalışırken, İran’ın Urmiye kentinde yaşayan Reza ise atalarından kalan geleneksel ekmek tariflerini yeniden hayata geçirmeye çabalıyor.
Ezgi’nin geçmişin izini süren arayışı ile Reza’nın kaybolan kültürel tatları canlandırma mücadelesi, insanlığın ortak belleğinde birleşiyor. Bu iki hikâye, ekmeğin sadece bir besin değil, aynı zamanda bir kimlik ve aidiyet sembolü olduğunu hatırlatıyor.
Göbeklitepe’den Günümüze Uzanan Görsel Yolculuk
Belgesel, insanlığın yerleşik hayata geçiş sürecinden günümüzün modern yaşamına kadar uzanan bir çizgide ilerliyor. Göbeklitepe ve Çatalhöyük gibi medeniyetin doğduğu merkezlerde yapılan çekimlerle film, “uygarlık nerede başladı?” sorusuna yanıt arıyor. Ayrıca, taş fırınlarda pişirilen geleneksel ekmekler aracılığıyla emeğin kültüre nasıl dönüştüğü görsel bir anlatımla izleyiciye sunuluyor.
Yapım, sadece tarihsel bir belgesel olmanın ötesine geçerek, insanın toprağa ve emeğe olan bağına dair felsefi bir sorgulama da içeriyor.
Uluslararası Festivallere Hazırlanıyor
Çekimleri Ekim 2025’te başlayan “Mezopotamya, Ekmek ve Aşk” belgeselinin, 2026 yılı içerisinde tamamlanarak uluslararası film festivallerinde gösterilmesi planlanıyor. Paradoks Yapım, belgeselin dünya çapında izleyiciyle buluşmasını ve Türkiye’nin kültürel mirasını global sinema arenasında tanıtmayı hedefliyor.
Festival gösterimlerinin ardından yapım, dijital platformlarda da yayınlanacak. Yönetmenler, belgeselin yalnızca sinemaseverlere değil, aynı zamanda tarih ve kültür meraklılarına da hitap edeceğini belirtiyor.
“Mezopotamya, Ekmek ve Aşk”, bir dilim ekmeğin ardındaki binlerce yıllık hikâyeyi, insanlık tarihinin kalbinde geçen bir sevgi, emek ve medeniyet yolculuğuna dönüştürüyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım
Bakmadan Geçme