• Haberler
  • Sağlık
  • Bilim Dünyasında Devrim: Yaşlanan Hücreler 'Nanoflower' Teknolojisiyle Yeniden Gençleştirilebilir!

Bilim Dünyasında Devrim: Yaşlanan Hücreler 'Nanoflower' Teknolojisiyle Yeniden Gençleştirilebilir!

Bilim insanları, hücresel yaşlanmanın temel nedenlerinden biri olarak görülen mitokondri hasarını doğal yollarla onarmanın yeni bir yolunu geliştirdi.

Nanoflower Teknolojisi Nedir ve Nasıl Çalışıyor?

Araştırmanın merkezinde “Nanoflower” adı verilen mikroskobik ve çiçek benzeri yapılara sahip özel parçacıklar yer alıyor. Molybdenum disülfitten üretilen bu nanoyapılar, hedef bölgedeki zararlı oksijen moleküllerini adeta bir sünger gibi içine çekiyor. Reaktif oksijen türleri olarak bilinen bu moleküller, yaşlanmanın ve hücre hasarının en önemli tetikleyicilerinden biri.
Nanoflower’ların ortamı temizlemesiyle birlikte kök hücrelerde mitokondri üretimini tetikleyen genler aktif hale geliyor. Böylece kök hücreler, doğal olarak sahip olduklarından çok daha fazla enerji üretme kapasitesine ulaşıyor. Bilim insanları bu etkinin laboratuvar ortamında gözle görülür şekilde arttığını belirtiyor.

Hücreler Arasında Enerji Paylaşımı Artırıldı

Kök hücrelerin en dikkat çekici özelliklerinden biri, komşu hücrelerle mitokondri paylaşma yetenekleridir. Bu araştırmada ise nanoflower teknolojisi sayesinde bu paylaşım mekanizması çok daha güçlü bir hale geldi. Laboratuvar verilerine göre kök hücreler, normalden iki kat daha fazla sayıda mitokondriyi çevredeki hasarlı hücrelerle paylaştı.
Kalp dokusuna ait düz kas hücrelerinde yapılan deneylerde canlılık oranının üç ila dört kat arttığı görüldü. Hatta kemoterapi gibi hücreyi tahrip eden ağır tedavilere maruz kalmış kalp hücrelerinde bile hayatta kalma oranı belirgin şekilde yükseldi. Bu bulgular, mitokondri transferinin hücresel düzeyde tamir mekanizmasını güçlendirebileceğini ortaya koyuyor.

Kalp, Beyin ve Kas Hastalıkları İçin Umut Olabilir

Uzmanlar, bu yöntemin yalnızca belirli bir dokuya değil, teorik olarak vücudun herhangi bir bölgesine uygulanabileceğini ifade ediyor.
Kalp yetmezliği veya kalp kası zayıflığı gibi hastalıklarda tedavinin doğrudan kalp kasına uygulanması mümkün olabilir. Musküler distrofi gibi kas erimesi hastalıklarında ise etkilenen kas dokularına enjekte edilerek hücresel fonksiyonun artırılması hedefleniyor.
Araştırma ekibinden John Soukar, yöntemin potansiyelini şöyle özetliyor: “Bu, birçok farklı hastalıkta kullanılabilecek çok yönlü ve umut verici bir yaklaşım. Şu anda sadece başlangıç aşamasındayız.”

Bilim insanları, hücresel yaşlanmayı tamamen durdurmanın henüz mümkün olmadığını kabul etse de, bu yeni tekniğin yaşlanan dokuları adeta yeniden “şarj etme” potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor. Doğal mekanizmaları güçlendirerek hücreleri uzun vadede canlı tutmak ve fonksiyonlarını korumak, gelecekte yaşlanmaya bağlı hastalıkların tedavisinde çığır açabilir.

Çalışma Bilim Dünyasında Büyük Yankı Uyandırdı

Araştırma sonuçları, dünyanın önde gelen bilimsel yayınlarından PNAS dergisinde yayımlandı ve geniş yankı uyandırdı. Hücresel düzeyde gençleşmenin ilk kez bu kadar doğal bir yöntemle başarı elde etmesi, yaşlanma araştırmalarında yeni bir kapı araladı.
Uzmanlar, önümüzdeki yıllarda yapılacak klinik deneylerle bu tekniğin insanlarda güvenli bir şekilde uygulanıp uygulanamayacağının netleşeceğini belirtiyor. Eğer sonuçlar olumlu olursa, bu yöntem yaşlanma karşıtı tedavilerde devrim niteliğinde bir adım olarak değerlendirilebilir.

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım

ERTV Malatya - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme

WhatsApp İhbar Hattı
05443281444
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!