Uzmanlar Uyarıyor: Gereksiz Antibiyotik Kullanımı Direnci Tehlikeli Boyuta Taşıyor!
Türkiye'de özellikle kış aylarında artan üst solunum yolu enfeksiyonlarıyla birlikte antibiyotik kullanımında belirgin bir artış yaşanıyor.
Antibiyotik Direnci Neden Artıyor?
Acıbadem Kayseri Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Ersoy, antibiyotiklerin yanlış kullanımının yıllardır uyarısı yapılan antimikrobiyal direncin temel nedeni olduğuna vurgu yapıyor. Prof. Dr. Ersoy'a göre Türkiye, antibiyotik tüketiminde Avrupa ülkelerinin oldukça üzerinde yer alıyor ve bu durum direncin hızla artmasına zemin hazırlıyor.
Antimikrobiyallerin bakteri, mantar ve bazı parazitlere karşı kullanılan ilaçlar olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ersoy, antibiyotiklerin insanlık tarihinde büyük bir devrim yarattığını belirtiyor. Pek çok ölümcül enfeksiyonun tedavisinde rol oynayan bu ilaçların, yaşam süresinin uzamasına önemli katkı sunduğunu ifade ediyor. Ancak uygunsuz kullanımın 'mucize' olarak nitelendirilen bu ilaçların etkinliğini tehdit ettiğini vurguluyor.
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarında Yanlış Beklenti
Kış aylarında en sık karşılaşılan sağlık sorunlarından biri olan boğaz ağrısı, öksürük ve nezle gibi şikyetlerle doktora başvuran hastaların büyük çoğunluğunda enfeksiyonun viral olduğu biliniyor. Buna rağmen antibiyotik reçetelerinin çok yaygın şekilde yazıldığı dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Ersoy, boğaz ağrısıyla başvuran hastaların yüzde 70–80'inde nedenin virüs olduğunu, antibiyotiklerin ise virüsler üzerinde hiçbir etkisinin bulunmadığını belirtiyor. Ancak toplumda antibiyotik beklentisinin yaygın olması, gereksiz ilaç kullanımını tetikliyor. Bu durum hem direncin artmasına hem de gereksiz ilaç yüküne neden oluyor.
Uzmanlar, virüs kaynaklı enfeksiyonlarda antibiyotik verilmesinin yan etkileri artırdığını, fayda sağlamadığını ve gelecekte etkili ilaç seçeneğinin azalmasına yol açtığını hatırlatıyor.
Antimikrobiyal Direncin Küresel Etkileri Endişe Veriyor
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 1 milyondan fazla insan doğrudan antimikrobiyallere dirençli bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Beş milyon ölümün ise bu direncin dolaylı etkileriyle bağlantılı olduğu tahmin ediliyor.
Mevcut gidişat devam ederse 2050 yılına gelindiğinde her yıl 10 milyon kişinin dirençli enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybedebileceği öngörülüyor. Uzmanlar, bunu 'sessiz pandemi' olarak nitelendiriyor. Antibiyotik direnci arttıkça ameliyatlar, organ nakilleri, kanser tedavileri ve basit enfeksiyonlar bile riskli hale geliyor.
Toplum Bilinci Direncin Azaltılmasında Anahtar Rol Oynuyor
Prof. Dr. Ersoy, toplumun antibiyotik kullanımında bilinçli davranmasının hayati önem taşıdığını belirtiyor. Hekim önerisi olmadan antibiyotik alınmaması, reçeteyle verilen antibiyotiklerin de doz ve süre açısından tam olarak uygulanması gerektiğini vurguluyor.
Önerilen dozun altında ilaç kullanmanın da direnç gelişmesine katkıda bulunduğunu söyleyen uzmanlar, tedavinin erken kesilmesinin bakterilerin güçlü şekilde yeniden çoğalmasına neden olduğunu ifade ediyor. Gereksiz kullanım azaldıkça, antimikrobiyal direncin kontrol altına alınmasının çok daha kolay olacağı belirtiliyor.
Enfeksiyonlardan Korunmak İçin Doğru Adımlar Önemli
Uzmanlara göre antibiyotik kullanımını azaltmanın en etkili yolu, enfeksiyonların oluşmasını engellemekten geçiyor. Bağışıklığı güçlü tutmak, hijyen kurallarına uymak ve gerekli aşıları yaptırmak temel korunma yöntemleri arasında yer alıyor.
Prof. Dr. Ersoy, hasta kişilerin toplu alanlarda maske kullanmasının hem kendi sağlıkları hem de çevrelerindekiler için koruyucu etki oluşturduğunu belirtiyor. Doğru el yıkama alışkanlığı, öksürük-hapşırık hijyeni ve kapalı alanlarda kalabalıktan kaçınma gibi basit önlemler bile enfeksiyon oranlarını ciddi ölçüde düşürebiliyor.
Türkiye'de antibiyotik direncinin önüne geçilmesi için toplumun bilinçlendirilmesi, doktorların doğru reçeteleme yapması ve hastaların bilinçli ilaç kullanması gerekiyor. Enfeksiyonların azalmasıyla birlikte gereksiz antibiyotik kullanımının önüne geçilmesi, bu konuda en etkili adım olarak görülüyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım