Uzman Uyardı: İstanbul Deprem Senaryosu Güncellenmeli! Beklenen Büyüklük Revize Ediliyor
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, İstanbul'u yakından ilgilendiren deprem senaryolarına dair önemli bir uyarıda bulundu.
Prof. Dr. Osman Bektaş'tan Marmara Fayı Üzerine Kritik Değerlendirme
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, İstanbul'u yakından ilgilendiren deprem senaryolarına dair önemli bir uyarıda bulundu. Son yıllarda yapılan bilimsel ölçümlerin, Marmara Fayı'na ilişkin önceki kabul ve varsayımları değiştirdiğini belirten Bektaş, beklenen depremin zamanı ve büyüklüğüne yönelik tahminlerin yeniden ele alınması gerektiğini söyledi. Deprem tehlikesinin İstanbul için uzun süredir kamuoyunda tartışıldığını hatırlatan Bektaş, mevcut öngörülerin güncel jeodinamik veriler ışığında artık yetersiz kalabileceğini dile getirdi.
Yeni Teknolojik Veriler Deprem Enerjisi Birikimini Sorgulatıyor
Prof. Dr. Bektaş'ın dikkat çektiği en önemli noktalardan biri, Marmara Fayı'nın sanıldığı gibi tamamen kilitli bir yapıda olmadığı yönündeki gözlemler. GPS ölçümleri, İnSAR analizleri ve deniz tabanı akustik çalışmaları, fay zonunun bazı kesimlerinde kısmi sürünme hareketi olduğunu ortaya koyuyor. Bu sürünme, fayın enerjisinin önemli bir bölümünü küçük hareketlerle boşalttığını gösteriyor. Bektaş, bu bulguların, yıllardır bilimsel raporlara konu olan 'büyük deprem enerjisi birikiyor' varsayımını önemli ölçüde değiştirdiğini ifade ediyor. Böyle bir davranışın, olası maksimum deprem büyüklüğünü de etkileyebileceğini belirten Bektaş, güncel tahminlerin M6,6 civarında bir üst sınıra işaret ettiğini söyledi.
Tarihsel Depremler Üzerinden Yapılan Hesaplamalar Değişiyor
Uzmanlar, İstanbul için uzun zamandır kullanılan deprem senaryolarının önemli bir kısmının tarihsel verilere dayandığını vurguluyor. 1766'da Doğu Marmara'da gerçekleşen ve M7'nin üzerinde olduğu değerlendirilen büyük deprem, bölgedeki yıkımın referans noktası olarak uzun süre kabul edildi. Zaman tahminleri de benzer biçimde, geçmiş yüzyıllardaki deprem aralıklarının istatistiksel analizinden elde edilmişti. Ancak Prof. Dr. Bektaş'a göre bu çalışmaların ortak noktası, Marmara Fayı'nın tamamen kilitli olduğu ön kabulüne dayanması. Günümüzde yapılan hassas ölçümler ise bu varsayımın doğruluğunu tartışmaya açıyor. Bu nedenle hem büyüklük hem de zamanlama tahminlerinin eski çalışmalarla sınırlandırılmaması gerektiği ifade ediliyor.
Marmara Fayında Kısmi Sürünme ve Olası Etkileri
Fayın sürünme hareketi göstermesi, olası deprem senaryolarının yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılıyor. Prof. Dr. Bektaş, bu hareketin fayın kritik enerji biriktirme kapasitesini azaltabileceğini, dolayısıyla çok büyük bir kırılmanın daha düşük olasılıkla gerçekleşebileceğini belirtiyor. Ayrıca, Marmara'daki bu dinamiğin İstanbul kadar Bursa için de risk teşkil edebileceği vurgulanıyor. Saha gözlemleri, bazı segmentlerde gerilimin Bursa yönüne aktarılabileceğine işaret ediyor. Bu durum, bölgesel deprem risk haritalarının genişletilmesini ve yeni stratejiler geliştirilmesini gerektiriyor.
Şehir Planlaması ve Afet Yönetimi İçin Yeni Bir Dönem
Prof. Dr. Bektaş'ın değerlendirmeleri, yalnızca bilimsel bir tartışma değil, aynı zamanda şehir yönetimi açısından da kritik bir uyarı niteliği taşıyor. İstanbul'un yapı stokunun yenilenmesi, ulaşım ve altyapı yatırımlarının deprem riskine göre şekillendirilmesi gibi konularda doğru tahminlere dayalı planlamaların yapılması gerekiyor. Bektaş'ın işaret ettiği yeni veriler, İstanbul ve çevresinin deprem tehlikesine dair politikaların yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılıyor. Uzmanlar, özellikle sürünme hareketinin yoğun olduğu bölgelerin daha detaylı izlenmesi ve yeni ölçümlerin sürekli güncellenmesi gerektiğini belirtiyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım