Üretimde Büyük Düşüş: Gıda Fiyatları Daha da Yükselecek
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2025 yılı ikinci bitkisel üretim tahminleri, gıda üretiminde ciddi oranlarda azalış yaşanacağını gösteriyor.
Tahıllarda sert daralma yaşanıyor
TÜİK'in verilerine göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin üretiminin 2025'te geçen yıla kıyasla yaklaşık %10,4 oranında azalacağı öngörülüyor. Özellikle buğday ve arpa üretiminde dikkat çekici düşüşler bekleniyor. Buğday üretiminin %13,9 oranında azalarak yaklaşık 17,9 milyon tona inmesi beklenirken; arpa üretiminin %25,9 oranında düşerek yaklaşık 6 milyon ton olması öngörülüyor. Çavdar üretimindeki düşüş de yaklaşık %20,9 olarak tahmin ediliyor. Bu kadar belirgin bir daralma, hem iç tüketim için gerekli üretimi riske atıyor hem de ithalat davranışlarını değiştirebilir.
Tahıllar, birçok gıda ürününün hammaddesi olduğundan dolayı bu alandaki üretim kaybı zincirleme şekilde başka ürünlerin maliyetlerini de artırabilir. Bu bağlamda un, ekmek, makarna gibi temel besinlerin fiyatlarında baskı oluşması beklenebilir.
Yağlı tohum ve yumru bitkiler de olumsuz etkileniyor
Tahıllardaki daralmanın yanında yumru bitkiler ve yağlı tohumlar da benzer bir tabloya sahip. Örneğin, yumru bitkiler kategorisinde yer alan patates üretiminin bir önceki yıla kıyasla %13 düşerek yaklaşık 6 milyon tona inmesi bekleniyor. Yağlı tohumlar tarafında ise soya üretiminin %17,4; ayçiçeği üretiminin ise %17,6 oranında azalma göstereceği tahmin ediliyor.
Bu durum özellikle yağ üretimi ve buna bağlı gıda sektörleri açısından risk teşkil ediyor. Kendine yeterlilik açısından önemli bu ürünlerde yaşanacak azalma, ithalata yönelim ya da üretim maliyetlerinde artış demek olabilir. Bu da nihai tüketici fiyatlarına yansıyabilir.
Meyvelerde dramatik gerileme: Özellikle sert kabuklular
Meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde üretimin 2025'te bir önceki yıla göre %30,4 oranında azalacağı tahmin edilmiş durumda. Bu oran, meyve üretiminde büyük bir daralmayı gözler önüne seriyor. Örneğin, elma üretiminde %48,3; şeftalide %46,1; nektarinde %44,1; kirazda ise yaklaşık %70,6 oranında bir düşüş bekleniyor. Üzüm üretimindeki düşüş de yaklaşık %24,5 olarak öngörülüyor.
Sert kabuklu meyveler kategorisinde ise tablo daha çarpıcı: fındık üretiminde %38,5; cevizde %38,1; en dikkat çekeni ise Antep fıstığı üretiminin %61,1 oranında azalacağı tahmini. Bu büyüklükte bir kayıp, ilgili ürünlerin fiyatlarını önemli ölçüde yukarı çekebilir. Örneğin baklava başta olmak üzere Antep fıstığı kullanılan tatlı ve çerez sektörlerinde maliyetler kaçınılmaz olarak artabilir.
Turunçgil grubunda ise limon üretiminde %34,8 oranında düşüş; portakal üretiminde %15 oranında azalma beklenirken, mandalina üretiminde küçük de olsa bir artış (%7,1) öngörülmüş durumda. Bu farklı dinamikler, meyve grubunda genel düşüş trendi içerisindeki çeşitlilikleri de gösteriyor.
Üretim kayıplarının tüketiciye yansıması muhtemel
Tarım ürünlerindeki bu ölçüdeki üretim azalması, doğrudan gıda fiyatlarına yansıyabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Zira arz daralırken talep aynı kalır veya artarsa fiyat baskısı oluşur. Özellikle fındık, Antep fıstığı gibi yüksek değerli ürünlerin yanı sıra buğday, patates gibi temel besinlerin üretimindeki düşüşler geniş halk kitlelerini etkileyebilir.
Üreticilerin maliyetleri de mevcut koşullarda yüksek; gübre, işçilik, enerji gibi girdiler her geçen yıl artarken üretim hacminin düşmesi kr marjlarını da daraltıyor. Bu noktada üretimde düşüşün yanı sıra üretimi sürdürme motivasyonu da etkilenebilir. Tarım politikalarının, destek mekanizmalarının ve tedarik zinciri stratejilerinin bu tabloyu dengeleme yönünde önemli bir görevi bulunuyor.
Gelecek için uyarılar ve beklentiler
Bu üretim tahminleri, sadece bir yıl için geçerli olsa da tarım sektöründe yapısal sorunlara da işaret ediyor. Kuraklık, iklim değişikliği, üretim maliyetlerinin yükselmesi, lojistik sorunlar ve emek eksikliği gibi faktörler üretimin baskı altında olduğuna dair ipuçları veriyor. Özellikle gıda güvenliği perspektifinden bakıldığında, arz güvenliğini sağlamak ve fiyat dalgalanmalarını azaltmak açısından stratejik adımlar gerekliliği öne çıkıyor.
Tarım ürünlerindeki bu tür daralmaların önünü almak için verim artışı, nova türlerin geliştirilmesi, sulama altyapısının iyileştirilmesi, üretici eğitimlerinin artması ve destek mekanizmalarının güçlendirilmesi önem kazanıyor. Özellikle üretim hacminin sürdürülebilir şekilde korunması, hem yerel tüketimi hem de ihracat potansiyelini koruma açısından kritik.
Bu bağlamda, açıklanan üretim tahminleri sadece bir veri seti olmanın ötesinde; politika, iş stratejisi, tüketici harcamaları ve genel ekonomi açısından da dikkatle izlenmesi gereken bir gösterge niteliği taşıyor. Tarım sektöründe bu kadar keskin düşüşlerin ortaya çıkması, hem üretici hem tüketici hem de aracı kesim için hazırlıklı olmayı gerektiriyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım