Sabah Başlayan Baş Ağrısına Dikkat
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Emmez, sabah saatlerinde belirginleşen ve gün içerisinde şiddetlenen baş ağrılarının, beyin tümörlerinin erken belirtileri arasında yer alabileceğine dikkat çekti.
İyi Huylu Tümörler Bile Nörolojik Kayıplara Yol Açabilir
Prof. Dr. Emmez, beyin tümörlerinin primer (birincil) ve sekonder (metastatik) olmak üzere iki ana grupta değerlendirildiğini anlattı.
Primer tümörlerin doğrudan beyin hücrelerinden kaynaklandığını, sekonder tümörlerin ise vücudun başka bölgelerindeki kanserlerin beyne sıçraması sonucu oluştuğunu belirtti.
Uzman, 'Her beyin tümörü kötü huylu değildir; ancak iyi huylu bir tümör bile beynin belirli bir bölgesine baskı yaptığında ciddi sinirsel kayıplara neden olabilir. Bu da kişinin görme, konuşma, denge veya hafıza gibi yaşamsal işlevlerinde bozulmalara yol açabilir,' dedi.
Beyin tümörlerinin kesin nedeninin henüz tam olarak bilinmediğini belirten Prof. Dr. Emmez, genetik yatkınlık ve radyasyona maruz kalmanın risk faktörleri arasında yer aldığını söyledi.
Bazı genetik hastalıkların — örneğin Nörofibromatozis tip 1 ve 2 ile Li-Fraumeni sendromunun — beyin tümörü riskini artırdığına işaret eden uzman, yüksek doz radyoterapi geçmişi olan kişilerde de tümör gelişme olasılığının daha yüksek olduğunu belirtti.
Baş Ağrıları, Mide Bulantısı ve Görme Sorunlarına Dikkat
Beyin tümörlerinin belirtilerinin, tümörün bulunduğu bölgeye göre değiştiğini belirten Prof. Dr. Emmez, sabahları ortaya çıkan ve gün içinde artan baş ağrılarının özellikle dikkat edilmesi gereken bir uyarı olduğunu söyledi.
Uzman, 'Sabah saatlerinde belirginleşen baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, dengesizlik, konuşma bozukluğu, görme kaybı veya epileptik nöbetler gibi belirtiler, beyinde yer kaplayan bir oluşumun işareti olabilir,' diye konuştu.
Tanı sürecinde nörolojik muayene ve görüntüleme yöntemleri büyük önem taşıyor.
Prof. Dr. Emmez, 'Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), tümörün yerleşimini, boyutunu ve çevre dokularla ilişkisini en net şekilde gösterir. Gerektiğinde biyopsi ile tümörün tipi ve evresi belirlenir. Bu adımlar, tedavi planlamasında belirleyici rol oynar,' ifadelerini kullandı.
Tedavi Sürecinde Kişiye Özel Yaklaşım Gerekiyor
Beyin tümörlerinin tedavisinde başarı oranının, erken tanı kadar multidisipliner yaklaşıma da bağlı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Emmez, 'Tedavi; beyin cerrahisi, radyasyon onkolojisi, medikal onkoloji, nöroloji ve endokrinoloji gibi branşların iş birliğiyle yürütülür,' dedi.
Cerrahi müdahalelerde teknolojinin sunduğu imknlardan faydalanıldığını belirten uzman, 'Nöronavigasyon, nöromonitörizasyon ve floresan rehberli cerrahi yöntemleri sayesinde tümör dokusu maksimum düzeyde çıkarılırken sağlıklı beyin dokusu korunabiliyor. Bu teknolojiler, ameliyat riskini büyük ölçüde azaltıyor,' diye konuştu.
Prof. Dr. Emmez, bazı tümörlerin yıllarca takip altında tutulabileceğini, bazılarında ise cerrahi ve radyoterapinin birlikte uygulandığını aktardı.
Modern tıbbın gelişimiyle birlikte tanı ve tedavi yöntemlerinin artık daha güvenli, daha etkili ve kişiselleştirilmiş hale geldiğini ifade etti.
Erken Tanı Hayat Kurtarıyor
Uzmanlara göre, beyin tümörlerinde en kritik nokta zamanında doktora başvurmak.
Prof. Dr. Hakan Emmez, hastaların erken dönemde nörolojik belirtileri fark etmeleri halinde hızlıca uzmana gitmeleri gerektiğini belirterek, 'Baş ağrısı sabahları artıyor, mide bulantısı ve denge kaybı eşlik ediyorsa, bunu sıradan bir migrenle karıştırmamak gerekir. Bu tür belirtiler, beyinde oluşabilecek bir kitleye işaret edebilir. Erken teşhis sayesinde hem tedavi başarısı artar hem de kalıcı sinir hasarları önlenebilir,' açıklamasında bulundu.
Uzman, özellikle baş ağrısının karakter değiştirdiği, ilaçlarla geçmeyen veya kusma ve görme bozukluklarıyla birlikte seyrettiği durumlarda vakit kaybedilmemesi gerektiğini hatırlattı.
Beyin tümörleri her ne kadar nadir görülen hastalıklar arasında sayılsa da, doğru teşhis ve zamanında müdahale sayesinde hayat kalitesini korumak ve tedavi başarısını artırmak mümkün.
Sabah başlayan baş ağrıları, vücudun sessiz bir uyarısı olabilir; bu sinyali görmezden gelmemek, sağlıklı bir gelecek için atılacak en önemli adım olarak değerlendiriliyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım