Rezan Epözdemir 19 Aralık'ta Yargı Karşısında: Rüşvet Davasında Dikkat Çeken Detaylar Ortaya Çıktı
Avukat Rezan Epözdemir hakkında yürütülen 'rüşvete aracılık etme' soruşturmasında hazırlanan iddianame kabul edildi.
Avukat Rezan Epözdemir hakkında yürütülen 'rüşvete aracılık etme' soruşturmasında hazırlanan iddianame kabul edildi. Kamuoyunun yakından takip ettiği davada, Epözdemir 19 Aralık'ta İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk kez hkim karşısına çıkacak. Dosyada yer alan iddialar, MASAK raporları ve HTS kayıtlarıyla desteklenen kapsamlı bir incelemeyi içeriyor.
Rüşvet Soruşturması ve Gözaltı Süreci
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan iki ayrı soruşturma kapsamında, tanınmış avukat Rezan Epözdemir hakkında dikkat çeken gelişmeler yaşandı. 10 Ağustos tarihinde gözaltına alınan Epözdemir, dört gün süren işlemlerin ardından 14 Ağustos'ta 'rüşvete aracılık etme' suçlamasıyla tutuklandı. Soruşturma sürecinde elde edilen belge ve kayıtlar doğrultusunda hazırlanan iddianame, mahkeme tarafından kabul edilerek dava süreci resmen başladı.
Epözdemir'in, yargı mensuplarıyla bağlantılı olduğu iddia edilen bazı kişiler aracılığıyla rüşvet süreçlerine dhil olduğu öne sürüldü. Soruşturma kapsamında toplanan verilerde, taraflar arasında yapılan para transferleri ve mesajlaşmaların önemli deliller arasında yer aldığı belirtildi. İddianamede, suçun 'aracılık etme' boyutunda gerçekleştiği, paranın yönlendirilmesinde kritik bir rol oynandığı ifade edildi.
MASAK Raporu ve Para Transferleri
Davanın seyrini şekillendiren en önemli unsurlardan biri MASAK tarafından hazırlanan rapor oldu. Raporda, tanık Atalay D.'nin 27 Eylül 2018 tarihinde Rezan Epözdemir'in hesabına 1.268 TL yatırdığı tespit edildi. Bu ödeme, soruşturma makamlarınca 'rüşvet bağlantılı para akışı' şüphesiyle değerlendirildi.
İddianamede ayrıca, o döneme ait mesaj kayıtlarının incelenmesi sonucu Zekeriya Y.'nin tahliye tarihinden iki gün sonrasına denk gelen yazışmalarda, taraflar arasında para konusunda anlaşmazlık yaşandığı ve istenilen miktarın ödenemeyeceğinin konuşulduğu belirtildi. Bu görüşmelerin ardından alınan kararın, yapılan para anlaşmasıyla uyumlu olduğu yönünde tespitlere yer verildi.
HTS Kayıtları ve Görüşme Detayları
Soruşturma dosyasında yer alan HTS kayıtları, olayın seyrine ışık tutan bir diğer kritik delil olarak dikkat çekti. İddianameye göre, o tarihlerde izinli olan yargı mensubu Cengiz Ç.'nin süreci yakından takip ettiği, iletişim trafiğinde Rezan Epözdemir ile ortak BAZ (baz istasyonu) kaydı bulunduğu belirlendi. Bu veri, iki isim arasında fiziksel olarak bir görüşme gerçekleştiği yönünde kuvvetli şüphe doğurdu.
Savcılık, bu bulgulardan yola çıkarak 'bahse konu bononun bu görüşme sırasında düzenlendiği' ve rüşvet parası olarak alınan meblağın Cengiz Ç.'de kalması karşılığında Epözdemir'e bir bono verildiği kanaatine ulaştı. Bu noktada Epözdemir, söz konusu bononun 'önceden verdiği bir borcun karşılığı' olduğunu savunarak iddiaları reddetti. Ancak savcılık, borcun verildiğine ya da geri ödendiğine dair hiçbir belgenin sunulmamış olmasına dikkat çekti.
İddianamede Dikkat Çeken Bonolar ve Rakamlar
Dosyada yer alan bilgilere göre, ele geçirilen bonoların toplam bedeli 2 milyon 490 bin lira olarak kaydedildi. Savcılık, bu miktarın, bonoların düzenlendiği dönemdeki hakim-savcı maaşlarıyla kıyaslandığında dikkat çekici bir orantısızlık taşıdığını belirtti. O yıllarda ortalama 11 ila 12 bin TL civarında maaş alan bir kamu görevlisinin, bu borcu ödeyebilmesi için yaklaşık 18 yıl boyunca hiçbir harcama yapmaması gerektiği ifade edildi.
Bu durumun 'hayatın olağan akışına aykırı' olduğu vurgulandı. Savcılık, eldeki belgeler, para hareketleri ve iletişim kayıtlarının birleşiminden çıkan tabloya göre, suçun işlendiğine dair yeterli delilin bulunduğu kanaatine vardı.
Mahkeme Süreci ve Kamuoyu Beklentisi
Rezan Epözdemir'in yargılandığı dava, 19 Aralık Cuma günü Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda görülecek. İlk duruşmada hem savcılığın iddialarını destekleyen deliller hem de Epözdemir'in savunması mahkeme heyeti önünde değerlendirilecek.
Kamuoyu açısından büyük ilgiyle izlenen bu dava, hem yargı bağımsızlığı hem de avukatlık mesleğinin etik sınırları açısından önemli bir örnek teşkil ediyor. Türkiye'nin hukuk gündemine damga vuran dava, önümüzdeki aylarda yeni gelişmelere ve farklı tanık beyanlarına da sahne olabileceği sinyallerini şimdiden veriyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım