Netanyahu'dan Tarihi Hamle: Yolsuzluk Davaları Sürerken Resmen Af Başvurusu YaptI
İsrail siyasetinde uzun süredir gündemi meşgul eden yolsuzluk davaları, Başbakan Benyamin Netanyahu'nun beklenmedik bir adımıyla yeniden ülke gündeminin merkezine yerleşti.
İsrail siyasetinde uzun süredir gündemi meşgul eden yolsuzluk davaları, Başbakan Benyamin Netanyahu'nun beklenmedik bir adımıyla yeniden ülke gündeminin merkezine yerleşti. Üç ayrı dosyada rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarıyla yargılanan Netanyahu, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'a resmi af başvurusunda bulundu. Bu başvuru, yalnızca siyasi bir gelişme olarak değil, aynı zamanda İsrail hukuk sistemi açısından da kritik sonuçlar doğurabilecek nitelikte değerlendiriliyor.
Af Başvurusunun Şekli ve İçeriği Tartışma Yarattı
Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Netanyahu'nun af talebinin avukatı Amit Hadad aracılığıyla Herzog'a iletildiği bildirildi. Başvurunun iki ayrı belge halinde sunulduğu belirtiliyor: Hadad tarafından hazırlanan kapsamlı hukuki gerekçelendirme metni ve Netanyahu'nun bizzat imzaladığı kişisel mektup.
İsrail yasalarına göre af talebinde bulunan kişinin etkin pişmanlık göstermesi, hatta çoğu zaman suçunu kabul etmesi bekleniyor. Ancak Netanyahu'nun mektubunda bu doğrultuda herhangi bir ifade bulunmaması, talebin hukuki açıdan nasıl değerlendirileceği konusunda soru işaretleri doğurdu. Cumhurbaşkanlığı Ofisi, başvuruyu 'olağanüstü nitelikte ve ciddi etkileri olabilecek bir adım' olarak nitelendirerek, sürecin titizlikle yürütüleceğini vurguladı.
Likud Cephesinden Destek Mesajları Güçleniyor
Af başvurusunun kamuoyuna yansımasının ardından Netanyahu'nun liderliğindeki Likud Partisi'nde de destek açıklamaları artmaya başladı. Geçtiğimiz ay partili bakanlar ve bakan yardımcıları tarafından Cumhurbaşkanı Herzog'a gönderilen bir mektupta, ülkenin huzur ve birliğinin yeniden sağlanması gerektiği ifade edilerek, Cumhurbaşkanı'nın anayasal yetkilerini bu doğrultuda kullanması gerektiği ima edilmişti.
Her ne kadar söz konusu mektupta açık bir af talebi yer almasa da, Netanyahu'nun yargı sürecinin ülkeye zarar verdiği ve olağanüstü koşullar nedeniyle Başkanlık makamının devreye girmesi gerektiği mesajı dikkat çekmişti. Bu durum, af talebinin Likud içerisinde uzun süredir konuşulan bir konu olduğunu gösteriyor.
Trump'ın Mektubu Süreci Hızlandırdı mı?
Netanyahu'nun affına ilişkin tartışmalar, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın kısa süre önce Herzog'a gönderdiği mektupla daha da alevlendi. Trump, mektubunda Netanyahu'nun yargılandığı dosyaların 'siyasi amaçlı' olduğunu savunmuş ve İsrail liderinin affedilmesi gerektiğini açıkça dile getirmişti.
Bu çağrının ardından Netanyahu cephesinden teşekkür mesajları gelirken, İsrail kamuoyunda ABD'den gelen bu baskının başvuruyu hızlandırdığı iddiaları da gündeme geldi. Özellikle Trump'ın açık destek beyanının, Netanyahu'nun iç politikadaki konumunu güçlendirmek için önemli bir hamle olarak görüldüğü belirtiliyor.
Yolsuzluk Dosyalarının Kritik Önemi Devam Ediyor
Netanyahu hakkında 2019 yılında açılan üç yolsuzluk dosyası, yıllardır İsrail siyasetini derinden etkileyen bir konu olmayı sürdürüyor. Bu dosyalarda Netanyahu'nun medya kuruluşlarına siyasi çıkarlar karşılığında ayrıcalık sağladığı, iş insanlarından değerli hediyeler aldığı ve görevini kişisel çıkarları için kullandığı iddia ediliyor.
Cumhurbaşkanı Herzog'un bu taleple nasıl bir karar vereceği merak konusu. İsrail yasalarına göre, bir kişiye af çıkması için, failin suçunu açıkça kabul etmesi temel şartlardan biri. Bu nedenle Netanyahu'nun herhangi bir itiraf içermeyen mektubunun yeterli görülüp görülmeyeceği, süreci en çok etkileyen unsurlardan biri olacak.
Siyasi Dengeler Değişebilir
Netanyahu'nun af talebi kabul edilirse, İsrail siyasetinde dengelerin tamamen değişmesi bekleniyor. Yargı sürecinin sona ermesi, Başbakan'ın siyasi gücünü pekiştirmesi anlamına gelirken; reddedilmesi halinde yargılamanın devam etmesi Netanyahu'nun geleceğini belirsiz bir noktaya sürükleyebilir.
Bu nedenlerle süreç yalnızca hukuki değil, aynı zamanda siyasi ve diplomatik bir kırılma noktası olarak da değerlendiriliyor. İsrail kamuoyu ve uluslararası toplum ise gözlerini Herzog'un vereceği tarihi karara çevirmiş durumda.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım