NASA'dan Dev Adım!
Dünya yüzeyinden yaklaşık 500 kilometre yukarıda başlayan ve uzayın boşluğuna kadar uzanan ekzosfer tabakası, artık NASA'nın yeni hedefi. Büyük oranda hidrojen atomlarından oluşan bu katman, normal şartlarda insan gözüyle görülemiyor. Ancak bilim insanları, bu bölgenin sadece çok zayıf bir ultraviyole ışık yaydığını biliyor. Yeni görevle birlikte, Güneş'ten gelen aktivitelere göre şekil değiştiren bu dinamik yapının sırları gün yüzüne çıkarılacak.
Bu araştırmadan elde edilecek sonuçlar, sadece bilimsel bir merakı gidermekle kalmayacak. Ay'a ve Mars'a gitmesi planlanan Artemis görevindeki astronotların güvenliği için de kritik veriler sağlayacak. Güneş patlamalarının Dünya ile ilk temas noktası olan ekzosferin bu değişimlere nasıl tepki verdiği, uzay havası tahminlerini daha isabetli hale getirecek.
Öte yandan uzmanlar, suyun temel bileşeni olan hidrojenin bu bölgeden uzaya nasıl kaçtığını da inceleyecek. Gezegenimizin suyunu nasıl koruduğunu anlamak, evrendeki diğer yaşanabilir gezegen arayışlarına yeni bir perspektif kazandıracak.
Apollo 16'dan Mart 2026'ya: George Carruthers'ın Mirası
Görevin temelleri aslında 1972 yılında Apollo 16 astronotlarının Ay yüzeyine yerleştirdiği özel kameralarla atılmıştı. O dönemde Dr. George Carruthers tarafından geliştirilen teknoloji, bugün onun ismini taşıyan 240 kilogramlık devasa bir gözlemevine dönüştü. Yaklaşık bir koltuk büyüklüğündeki bu uzay aracı, diğer uydularla birlikte Lagrange 1 (L1) noktasına doğru dört aylık yolculuğuna devam ediyor.
L1 Noktasından Kesintisiz Gözlem
Dünya ile Güneş arasındaki çekim dengesinin sağlandığı L1 noktası, Ay'dan dört kat daha uzak bir konumda yer alıyor. Carruthers gözlemevi, Mart 2026'da başlayacak olan iki yıllık ana görevi boyunca ekzosferin ilk kesintisiz filmlerini çekecek. Bu uzak noktadan yapılacak çekimler, hidrojen atomlarının uzaya kaçış rotalarını ilk kez bu kadar detaylı bir şekilde haritalandıracak.
Elde edilen veriler, Dünya'nın atmosferik savunma mekanizmalarını anlamanın yanı sıra güneş sistemi dışındaki ötegezegenlerin yaşanabilirlik potansiyellerini değerlendirmek için de kullanılacak.