Meclisin Gündeminde Çalışma Hayatına Yönelik Binlerce Talep Yer Aldı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu'na yapılan başvurular, çalışma hayatına ilişkin beklentilerin son dönemde ne kadar yoğunlaştığını ortaya koydu. 28. Dönem 3. Yasama Yılı kapsamında açıklanan karar cetveline göre Komisyona toplam 27 bin 530 dilekçe ulaştı. Vatandaşların Meclis'e ilettiği başvuruların önemli bir bölümünü çalışma düzenine dair talepler oluştururken, askerlik, engelli hakları, çevre sorunları ve tüketici güvenliği gibi pek çok başlık da dilekçelerde yer aldı. Özellikle haftada dört gün çalışma sistemi ve annelik izninin uzatılması yönündeki talepler, dikkat çeken konular arasında öne çıktı.

Dilekçe Komisyonuna Yoğun İlgi

TBMM Dilekçe Komisyonu'nun açıkladığı veriler, vatandaşların yasama organına doğrudan görüş ve taleplerini iletme konusunda yoğun bir ilgi gösterdiğini ortaya koydu. On binlerce dilekçe arasında bireysel sorunların yanı sıra toplumsal nitelik taşıyan taleplerin de yer aldığı görüldü. Komisyona yapılan başvurular, mevcut mevzuatın geliştirilmesi, sosyal hakların genişletilmesi ve çalışma koşullarının güncellenmesi gibi konularda beklentilerin arttığını gösterdi. Özellikle ekonomik ve sosyal yaşamı doğrudan etkileyen düzenlemeler, dilekçelerde geniş yer buldu.

Haftada 4 Gün Çalışma Talebi Öne Çıktı

Çalışma hayatına ilişkin dilekçelerde en fazla dile getirilen başlıklardan biri haftada dört gün çalışma sistemine geçilmesi oldu. Başvurularda, bu modelin çalışanların iş ve özel yaşam dengesini güçlendireceği, verimliliği artıracağı ve tükenmişlik hissini azaltacağı yönünde görüşler paylaşıldı. Vatandaşlar, dünyadaki bazı ülkelerde uygulanan esnek çalışma modellerinin Türkiye'de de değerlendirilmesini istedi. Dilekçelerde, haftalık çalışma süresinin yeniden düzenlenmesinin hem çalışanların yaşam kalitesine hem de iş gücü piyasasına olumlu katkı sağlayacağına vurgu yapıldı.

Annelik İzni ve Kadın Çalışanlara Yönelik Talepler

Komisyona iletilen dilekçelerde kadın çalışanlara yönelik talepler de önemli bir yer tuttu. Doğum sonrası annelik izninin mevcut süreden 24 haftaya çıkarılması yönündeki istekler dikkat çekti. Başvurularda, annelerin doğumdan sonra hem fiziksel hem de psikolojik olarak toparlanabilmesi ve bebeklerin sağlıklı gelişimi için daha uzun bir izin süresine ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Ayrıca çalışan kadınların günlük çalışma saatlerinin kısaltılması ve iş yükünün hafifletilmesi yönünde beklentiler dile getirildi. Bu talepler, iş yaşamında kadınların karşılaştığı zorlukların Meclis gündemine taşındığını gösterdi.

Uzaktan Çalışma Talepleri Genişledi

Dilekçelerde öne çıkan bir diğer konu ise uzaktan çalışma imkanlarının genişletilmesi oldu. Başvurularda, çocuklar beş yaşına gelene kadar ebeveynlerden en az birine uzaktan çalışma hakkı tanınması talep edildi. Bu düzenlemenin, aile yapısını güçlendireceği ve ebeveynlerin çocuk gelişimine daha fazla zaman ayırmasını sağlayacağı görüşü dile getirildi. Özellikle pandemi sürecinde yaygınlaşan uzaktan çalışma modelinin kalıcı hale getirilmesi gerektiğini savunan vatandaşlar, bu sistemin kamu ve özel sektörde daha kapsamlı şekilde uygulanmasını istedi.

Yeni Düzenlemelerin Kapsamına Yönelik Beklentiler

Bazı dilekçelerde, yapılması muhtemel yasal düzenlemelerin kapsamına ilişkin özel talepler de yer aldı. Özellikle annelik izni ve çalışma saatlerine dair olası değişikliklerin 2025 yılı içerisinde doğum yapan anneleri de kapsaması yönünde beklentiler dile getirildi. Vatandaşlar, geçiş sürecinde mağduriyet yaşanmaması adına düzenlemelerin geriye dönük ya da kapsayıcı bir şekilde uygulanmasını talep etti. Bu başvurular, Meclis'te yapılacak çalışmaların sadece geleceği değil, yakın dönemi de dikkate alarak şekillendirilmesi gerektiğine işaret etti.

TBMM Dilekçe Komisyonu'na ulaşan binlerce başvuru, çalışma hayatında değişim beklentisinin giderek güçlendiğini ortaya koyarken, haftada dört gün çalışma, uzaktan çalışma ve annelik izni gibi başlıkların önümüzdeki süreçte Meclis gündeminde daha sık yer alacağına işaret ediyor. Vatandaşların dilekçeler yoluyla ilettiği bu talepler, sosyal politikalar ve çalışma düzenine ilişkin tartışmaların merkezinde yer almaya devam ediyor.