Marmara Denizi'nde Bu Sonbahar Müsilaj Görülmedi: Bilim İnsanlarından Umutlu Ancak Temkinli Değerlendirme
Marmara Denizi'nde son yıllarda ciddi çevresel tehditlerden biri haline gelen müsilaj, bu sonbahar gözlemlenmedi.
Bilim Gemisi Alemdar II ile Kapsamlı Gözlem Seferi
İstanbul Üniversitesi'ne bağlı bilim insanları, Marmara Denizi'nin mevcut durumunu anlamak amacıyla R/V ALEMDAR II araştırma gemisiyle dört gün süren bir bilim seferi gerçekleştirdi. Ekip, denizin yüzeyinden tabanına kadar üç katmanda su örnekleri alarak, hem fiziksel hem de kimyasal parametreleri inceledi.
Yapılan analizlerde deniz yüzeyi, su kolonu ve deniz tabanı habitatlarında müsilajın hiçbir evresine rastlanmadı. Bu durum, denizde sonbahar aylarında sıkça görülen tabakalaşma ve sıcaklık farklarının bu yıl dengeli seyretmesinden kaynaklanıyor. Çalışma, Marmara Denizi'nin belirli dönemlerde nefes aldığını ancak ekosistemin genel olarak hl tehdit altında bulunduğunu ortaya koydu.
'Bu Yıl Müsilaj Oluşum Koşulları Gerçekleşmedi'
Araştırmayı yöneten Prof. Dr. Cem Gazioğlu, müsilajın genellikle ekim ve kasım aylarında, deniz sıcaklığının düşmesiyle birlikte oluştuğunu hatırlattı. Bu yılki koşulların, müsilaj oluşumuna uygun ortam yaratmadığını belirten Gazioğlu, 'Yüzey suyu sıcaklıkları yaz sonunda zirve yaptıktan sonra normale döndü. Dikey karışımın artması, besin tuzu seviyelerinin dengede kalması ve rüzgr koşullarının uygun seyretmesi, bu süreci kontrol altında tuttu' dedi.
Gazioğlu ayrıca, yapılan gözlemler sonucunda güney kıyılarda su sıcaklığı, tuzluluk ve oksijen seviyelerinin ekosistem açısından dengeli olduğunu vurguladı. Bu tablo kısa vadede olumlu bir gelişme olarak görülse de, müsilajın yeniden ortaya çıkmasını engelleyecek kalıcı bir iyileşme anlamına gelmediğini de ekledi.
Kirlilik ve Aşırı Avcılık Marmara Denizi'ni Tehdit Etmeye Devam Ediyor
Prof. Dr. Gazioğlu, Marmara Denizi'nin en büyük sorununun hl yüksek kirlilik yükü olduğunu söyledi. Evsel, endüstriyel ve tarımsal atıkların yeterli arıtmadan geçmeden denize verilmesi, suyun taşıma kapasitesini zorlayarak ekosistemi kırılgan hale getiriyor.
Denize ulaşan azot ve fosfor birikimi, plankton patlamalarını tetikleyerek ilerleyen dönemlerde yeniden müsilaj riskini artırabiliyor. Bunun yanı sıra iklim değişikliğinin yol açtığı sıcaklık artışları, oksijen azalması ve su tabakalaşmasının güçlenmesi, ekosistemin dengesini olumsuz etkiliyor.
Aşırı avcılığın da deniz ekosistemindeki dengeyi bozduğunu belirten uzmanlar, özellikle planktonlarla beslenen balık türlerinin azalmasının, müsilaj oluşumuna zemin hazırlayabileceğini ifade ediyor.
'Müsilaj Riski Henüz Bitmedi' Uyarısı
Bilim insanları, bu yıl müsilajın gözlemlenmemesinin olumlu bir gelişme olduğunu ancak kalıcı bir çözüm anlamına gelmediğini vurguluyor. Gazioğlu'na göre, Marmara Denizi hl iklimsel stresler, kirlilik baskısı ve avcılık faaliyetleri nedeniyle kırılgan durumda.
Uzmanlar, entegre bir deniz yönetimi yaklaşımının artık kaçınılmaz hale geldiğini belirtiyor. Bu kapsamda atık su arıtma tesislerinin etkinliğinin artırılması, balıkçılık baskısının azaltılması ve deniz ekosistemine yönelik bilim temelli planlamaların uygulanması gerektiği vurgulanıyor.
Prof. Dr. Gazioğlu, 'Denizin direncini artırmak ve gelecekte benzer olayların tekrar etmesini önlemek için ekosistem temelli, koordineli ve bilimsel verilere dayalı bir yaklaşım şart. Marmara Denizi, hl nefes almakta zorlanan bir deniz' ifadelerini kullandı.
Yapay Zek Destekli Araştırmalar Yeni Veriler Sunuyor
Marmara Denizi'ndeki bu kapsamlı araştırma, aynı zamanda son yılların en ileri teknolojileriyle yürütülen deniz gözlem çalışmalarından biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Üniversitesi öncülüğünde yürütülen seferde, Gebze Teknik Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İstanbul Tıp Fakültesi uzmanları da yer aldı.
Bilim insanları, deniz yüzeyi ve tabanını insansız hava araçları, su altı robotları, çok ışınlı derinlik ölçerler ve sonar sistemleriyle üç boyutlu olarak haritaladı. Elde edilen veriler, yapay zek ve derin öğrenme algoritmalarıyla analiz edilerek, gelecekteki müsilaj oluşumları için erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesine katkı sağlayacak.
Bu sayede bilim insanları, deniz ekosisteminde meydana gelen değişimleri anlık olarak takip edebilecek, olası kirlilik ve sıcaklık dengesizliklerini önceden tespit edebilecek. Bu teknolojik ilerleme, Marmara Denizi'nin korunması adına önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım