Malatya'da Ermeni Köyü Var mı?

Malatya ile ilgili en çok merak edilen konulardan biri, şehirde geçmişte Ermeni köyü ya da yoğun Ermeni yerleşimi olup olmadığı meselesi oluyor.

Malatya ile ilgili en çok merak edilen konulardan biri, şehirde geçmişte Ermeni köyü ya da yoğun Ermeni yerleşimi olup olmadığı meselesi oluyor. Bu soru, özellikle Osmanlı dönemi nüfus verileri ve farklı kaynaklarda yer alan rakamlar nedeniyle uzun yıllardır tartışma konusu olarak gündemde kalıyor. Konuya yaklaşıldığında, tarihsel verilerin tek bir anlatı üzerinden değil, dönemsel kayıtlar ve farklı belgeler çerçevesinde ele alınması gerektiği görülüyor.

Osmanlı Döneminde Malatyanın Nüfus Yapısı

Osmanlı Devleti, hkimiyetine aldığı bölgelerde nüfus ve arazi tespitine büyük önem veriyordu. Malatya da 1516 yılında Osmanlı idaresine girdikten sonra tahrir defterleri aracılığıyla kayıt altına alındı. Bu defterlerde nüfus, Müslim ve Gayrimüslim ayrımı yapılarak hane esasına göre yazılıyordu. Hane kavramı, kesin kişi sayısını ifade etmese de ortalama bir aileyi temsil ediyordu. Araştırmacıların büyük bölümü, bir hanenin yaklaşık beş kişiden oluştuğu kabulü üzerinden hesaplamalar yaptı. Bu yöntemle elde edilen rakamlar, Malatya'da Müslüman nüfusun her dönemde belirgin bir çoğunlukta olduğunu gösteriyor.

Ermeni Nüfusun Malatya İçindeki Oranı

Tahrir defterleri ve Osmanlı kayıtlarına dayanan verilere göre, Malatya merkezinde Gayrimüslim nüfusun oranı tarihsel süreçte sınırlı bir düzeyde kaldı. Bu Gayrimüslim nüfusun büyük kısmını Ermeniler oluşturuyordu. Ancak oranlar, bazı iddialarda öne sürüldüğü gibi nüfusun üçte biri ya da yarısı seviyelerinde değildi. Farklı dönemlere ait kayıtlarda Ermeni nüfusun Malatya merkezindeki oranının genellikle yüzde 10 ile yüzde 16 arasında değiştiği görülüyor. Bu durum, Malatya'da Ermeni köylerinin yaygın ve baskın bir yapı oluşturmadığını ortaya koyuyor.

Seyyah Anlatıları ve Resmi Kayıtlar Arasındaki Fark

19. yüzyılda Malatya'yı ziyaret eden bazı yabancı seyyahlar, nüfusla ilgili tahmini rakamlar paylaşmıştı. Bu rakamlar, çoğu zaman resmi kayıtlardan daha yüksek oranlar içeriyordu. Ancak bu anlatıların büyük bölümü doğrudan arşiv belgelerine değil, gözleme ve duyuma dayanıyordu. Bu nedenle tarihçiler, seyyah verilerinin ihtiyatla değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Osmanlı salnameleri ve resmi istatistikler incelendiğinde, Malatya'daki Gayrimüslim nüfusun hiçbir dönemde şehir genelinde çoğunluk seviyesine ulaşmadığı anlaşılıyor.

Malatyada Ermeni Köyü Var mı Sorusunun Cevabı

Tarihsel belgeler ışığında değerlendirildiğinde, Malatya'da tamamı Ermenilerden oluşan, bağımsız ve büyük Ermeni köylerinin varlığına dair güçlü ve kesin bir kanıt bulunmuyor. Ermeni nüfus, şehir merkezinde ve bazı yerleşimlerde Müslüman nüfusla birlikte yaşamış durumda bulunuyordu. Bu birlikte yaşam, Osmanlı idari sistemi içerisinde mahalle ve cemaat düzeni çerçevesinde şekillenmişti. Dolayısıyla Malatya için 'Ermeni köyleriyle çevrili bir şehir' tanımlaması, arşiv kayıtlarıyla örtüşmüyor.

Nüfus Tartışmalarının Günümüze Yansıması

Malatya'nın nüfus geçmişiyle ilgili tartışmalar, çoğu zaman 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki siyasi gelişmelerle birlikte ele alınıyor. Bazı kaynaklarda nüfus oranlarının olduğundan yüksek gösterildiği, bazılarında ise düşük yansıtıldığı yönünde iddialar bulunuyor. Ancak resmi Osmanlı kayıtları ve dönemsel salnameler birlikte incelendiğinde, Malatya'daki Ermeni nüfusun şehir demografisi içinde sınırlı bir yer tuttuğu görülüyor. Bu veriler, tarihsel olayların değerlendirilmesinde nüfus rakamlarının ideolojik değil, belge temelli ele alınmasının önemini ortaya koyuyor.

Tarihsel Gerçeklik ve Dengeli Yaklaşım

Malatya'nın geçmişi, Müslümanlar ve Gayrimüslimler arasında uzun yıllar süren birlikte yaşam deneyimini de içeriyor. Bu tarihsel tablo, tek taraflı yorumlardan ziyade çok yönlü değerlendirmelerle ele alındığında daha sağlıklı bir çerçeve sunuyor. Malatya'da Ermeni köyü olup olmadığı sorusu, bu bağlamda, arşiv kayıtları ve nüfus istatistikleri dikkate alındığında netleşiyor ve şehirde Ermeni nüfusun varlığı kabul edilmekle birlikte, yaygın ve baskın bir yerleşim yapısından söz edilemeyeceği anlaşılıyor.

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım

Bakmadan Geçme