Kirli Eller Görünmeyen Tehlike: Mikroplar Her Gün Sağlığımızı Nasıl Tehdit Ediyor?

Gün içinde farkında olmadan onlarca farklı yüzeye temas ediyoruz. Kapı kolları, telefon ekranları, toplu taşıma tutamaçları, para, bilgisayar klavyeleri ve market sepetleri… Tüm bu nesneler, milyonlarca bakteriyi ve virüsü barındırıyor. Uzmanlar, ellerin mikropların vücuda girişindeki en yaygın yol olduğunu belirtiyor.

Eller Mikropların Vücuda Açılan Kapısı

Uzmanlara göre insan vücudu dış dünyayla en fazla teması eller aracılığıyla kuruyor. Dr. Elmi, 'Gün içinde sayısız kez yüzeylere dokunuyoruz ancak çoğu zaman bunun ardından ellerimizi yıkamayı unutuyoruz. Bu da mikroorganizmaların ağız, burun ve göz yoluyla vücuda girmesine neden oluyor' dedi.
El hijyeninin özellikle bulaşıcı hastalıkların kontrol altına alınmasında temel bir bariyer olduğunu belirten Elmi, ellerin adeta mikropların otoyolu haline geldiğini söyledi. Bu nedenle basit bir el yıkama alışkanlığının bile, çok sayıda hastalığın önüne geçmede hayati rol oynadığını ifade etti.

Kirli Eller Enfeksiyonların En Büyük Kaynağı

Kirli eller yalnızca basit bir hijyen sorunu değil, aynı zamanda enfeksiyon zincirinin ilk halkası olarak görülüyor. Dr. Elmi, özellikle ishal, gıda zehirlenmeleri ve solunum yolu hastalıklarının büyük kısmının el hijyeni eksikliğinden kaynaklandığını belirtti.
'Salmonella, E.coli ve Norovirüs gibi patojenler kirli ellerle kolayca bulaşabiliyor. Yemek hazırlarken ya da dışarıda bir şeyler yerken ellerin temiz olmaması, bu mikropların doğrudan sindirim sistemine taşınmasına yol açıyor' dedi.
Ayrıca grip, nezle ve koronavirüs gibi solunum yolu hastalıklarının da büyük ölçüde temas yoluyla yayıldığına dikkat çekti. Yapılan araştırmalara göre, doğru el yıkama alışkanlığı, bu hastalıkların bulaşma riskini yüzde 40'a kadar azaltabiliyor.

Cilt Enfeksiyonları ve Parazitler de El Hijyeniyle İlişkili

Eller yalnızca solunum veya sindirim yolu enfeksiyonlarına neden olmakla kalmıyor; aynı zamanda cilt sağlığı üzerinde de ciddi etkiler yaratabiliyor.
Dr. Elmi, 'Ciltteki küçük bir kesik veya sıyrık, mikropların vücuda girmesi için yeterli bir kapı oluşturabilir. Özellikle MRSA gibi dirençli bakteriler, bu tür açık yaralardan kana karışarak ciddi enfeksiyonlara yol açabilir' uyarısında bulundu.
Çocuklarda görülen bağırsak parazitleri de genellikle kirli ellerle bulaşıyor. Oyun sonrası ellerin yıkanmaması, parazit yumurtalarının ağız yoluyla vücuda girmesine neden olabiliyor. Bu durum karın ağrısı, halsizlik, iştahsızlık gibi belirtilerle kendini gösteriyor.

Doğru El Yıkama: En Basit Ama En Etkili Koruma Yöntemi

El hijyeninin en güçlü savunma hattı olduğunu belirten Dr. Elmi, doğru yıkama alışkanlığının öğrenilmesi gerektiğini söyledi.
'Elleri sabunla en az 20 saniye boyunca yıkamak, mikropların yüzde 90'ından fazlasını ortadan kaldırır. Yemek hazırlamadan önce, tuvaletten sonra, dışarıdan eve dönerken veya öksürüp hapşırdıktan sonra mutlaka eller yıkanmalıdır' dedi.
Suya erişimin mümkün olmadığı durumlarda ise en az %60 alkol içeren dezenfektanların geçici bir çözüm olduğunu belirten uzman, 'Ancak gözle görülür kir varsa sabun ve suyla temizlik şarttır. Dezenfektan bu durumda yeterli olmaz' ifadelerini kullandı.

Toplum Sağlığı El Hijyeniyle Başlar

El yıkama alışkanlığının yalnızca bireysel bir önlem değil, halk sağlığını koruyan bir davranış modeli olduğunu vurgulayan uzmanlar, okullarda, iş yerlerinde ve toplu yaşam alanlarında bu farkındalığın artırılması gerektiğini belirtiyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, küresel çapta basit bir el yıkama alışkanlığı, her yıl milyonlarca bulaşıcı hastalık vakasının önlenmesini sağlayabilir. Uzmanlar, bu nedenle el yıkamanın 'küçük bir adım ama büyük bir koruma' olduğunu hatırlatıyor.

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım

Bakmadan Geçme