Kentsel Dönüşümde Yeni Dönem: Parsel Değil Ada Bazlı Dönüşüm Modeli Geliyor
Türkiye'nin deprem kuşağında yer alması, kentsel dönüşüm politikalarının yalnızca bina yenileme süreciyle sınırlı kalamayacağını bir kez daha gözler önüne serdi. Uzmanlara göre, parsel bazlı dönüşümler şehirlerin yapısal sorunlarını çözmekte yetersiz kalırken, gerçek dönüşümün 'ada ve alan bazlı' planlamayla mümkün olacağı vurgulanıyor.
Parsel Bazlı Dönüşüm Yetmiyor: Gerçek Çözüm Ada Bazında
Prof. Dr. Koçak, mevcut uygulamalarda 'kentsel dönüşüm' adı altında yürütülen çalışmaların büyük kısmının yalnızca bina yenileme düzeyinde kaldığını, bunun da şehirlerin uzun vadeli deprem riskini azaltmadığını vurguladı.
'İstanbul'da 1 milyon 300 bin bina bulunuyor, bunların 600 bini riskli durumda. Ancak bugüne kadar yalnızca 81 bin binanın dönüşümü tamamlanabildi. Bu, toplam binaların yalnızca yüzde 15'ine denk geliyor,' diyen Koçak, bu hızla ilerleyen dönüşümün olası bir Marmara depremi karşısında yeterli olmayacağını dile getirdi.
Uzman, ada bazlı dönüşümün yalnızca binaları yenilemekle kalmayacağını, aynı zamanda planlı sosyal yaşam alanlarını, otoparkları ve yeşil bölgeleri de içeren bir model sunacağını belirtti. Bu yaklaşımın, deprem güvenliğini artırırken kentsel yaşam kalitesini de yükselteceğini ifade etti.
Planlı Dönüşümle Yeni Yaşam Alanları Oluşacak
Prof. Dr. Koçak'a göre, kentsel dönüşümde hedef yalnızca yapısal güvenliği sağlamak olmamalı. Aynı zamanda kent estetiği, altyapı düzeni ve yaşam standartlarının da yükseltilmesi gerekiyor.
Koçak, 'Bakırköy, Beşiktaş, Güngören ve Esenler gibi bölgelerde hl parsel bazlı dönüşümler yapılıyor. Bu tür çalışmalar, mahalle dokusunu iyileştirmek yerine mevcut sıkışıklığı yeniden üretiyor. Oysa ada bazlı planlama sayesinde hem yeşil alanlar hem de geniş otoparklar ve sosyal donatılar düzenli şekilde planlanabilir' diye konuştu.
Uzman, yerel yönetimlerin bu süreçte daha etkin rol oynaması gerektiğini vurguladı. Belediyelerin, ada bazlı dönüşüm planlarını hazırlayıp uygulamaya koymasının hem müteahhitlerin hem de vatandaşların güvenini artıracağını ifade etti.
'Denetim ve planlama belediyelerin kontrolünde olmalı. Bu şekilde hem daha kaliteli yapılar üretiriz hem de uzun vadede dönüşümü hızlandırırız,' dedi.
Kentsel Dönüşümde Belediyelerin Rolü Artıyor
Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı (KENTSEV) Yönetim Kurulu Başkanı Haldun Ersen de benzer şekilde, Türkiye'de dönüşüm sürecinin yavaş ilerlediğini ancak ada ve alan bazlı modellerin süreci hızlandırabileceğini söyledi.
Ersen, '6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu ile önemli bir yasal zemin oluşturuldu. Ancak uygulamada hl parsel bazlı dönüşümler ön planda. Şehir planlamasında sürdürülebilirlik için ada bazlı dönüşümler artık kaçınılmaz hale geldi,' ifadelerini kullandı.
Ersen, mevcut kentsel dönüşüm sürecinde belediyelerin organizatör rolünü üstlenmesinin şart olduğunu belirtti. Vatandaşların en çok kamu desteğine güvendiğini vurgulayan Ersen, belediyelerin öncelikle riskli alanları tespit edip, bu bölgeler için stratejik eylem planları hazırlaması gerektiğini kaydetti.
Ayrıca, kamu-özel sektör işbirliklerinin güçlendirilmesi gerektiğini, finansman modellerinin çeşitlendirilmesiyle dönüşüm projelerinin daha geniş kapsamda uygulanabileceğini dile getirdi.
'Gerçek Dönüşüm Bütüncül Planlamayla Mümkün'
Uzmanlara göre, parsel bazlı dönüşümler yalnızca tekil binaların yenilenmesini sağlarken, ada bazlı yaklaşımlar bir mahallenin tüm dokusunu yeniden şekillendirebiliyor. Bu yöntem, yalnızca depreme dayanıklı binalar üretmekle kalmıyor; aynı zamanda toplumsal yaşamı, altyapı düzenini ve çevre kalitesini de iyileştiriyor.
Prof. Dr. Koçak, yerel yönetimlerin denetim sorumluluğunu artırması gerektiğini vurgulayarak, 'Yeni yapılan birçok binada izolasyon, drenaj ve beton kalitesiyle ilgili eksikler hl sürüyor. Eğer bu denetimleri sıklaştırmazsak, bugünün yeni binalarını 30 yıl sonra yine dönüştürmek zorunda kalırız,' uyarısında bulundu.
KENTSEV Başkanı Ersen ise, 'Kentsel dönüşüm yalnızca bir mühendislik projesi değil, aynı zamanda bir şehircilik vizyonudur. Binaları değil, yaşam alanlarını dönüştürmemiz gerekiyor. Ada bazlı dönüşüm, bu vizyonun temel taşıdır,' dedi.
Türkiye'nin dört bir yanında başlatılan kentsel dönüşüm projeleri, ada bazlı planlamayla birlikte yeni bir boyut kazanmak üzere. Uzmanlar, bu yaklaşımın yalnızca yapı güvenliği değil, aynı zamanda modern ve sürdürülebilir şehirleşmenin anahtarı olduğunu vurguluyor.
Kentsel dönüşümde artık hedef belli: Parsel değil, ada bazlı dönüşümle güvenli ve yaşanabilir şehirler inşa etmek.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım