Kan Kanserlerinde Umut Veren Gelişme: Yenilikçi Tedaviler Yaşam Süresini Uzatıyor
Kemik iliği, lenf ve kan kanserlerinde son yıllarda geliştirilen yeni nesil tedavi yöntemleri, hem yaşam süresinde hem de hastaların yaşam kalitesinde gözle görülür iyileşmeler sağlıyor.
CAR-T Hücre Tedavisiyle 5 Yılı Aşan Kalıcı Yanıtlar
Kongrede öne çıkan konulardan biri, özellikle kan kanserlerinde devrim niteliğinde sonuçlar sağlayan CAR-T hücre tedavisi oldu. THTD Kurucu Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, yapılan bilimsel araştırmalarda bazı hastalarda 5 yılın üzerinde tedavisiz tam yanıt alındığını belirtti.
Altuntaş'ın paylaştığı verilere göre, multipl miyelom gibi nüks veya dirençli kanser türlerinde hastaların üçte birinde uzun süreli hastalıksız yaşam sağlandı. Bugüne kadar dünya genelinde 42 binden fazla hastaya CAR-T tedavisi uygulandı. Bu tedavilerin büyük kısmı ABD'de yapılırken, Avrupa'da da on binlerce hasta bu yöntemden faydalandı.
CAR-T tedavisi, hastanın kendi bağışıklık hücrelerinin laboratuvar ortamında yeniden programlanmasıyla gerçekleştiriliyor. Vücuda geri verilen bu özel hücreler, kanserli hücreleri hedef alarak uzun süreli bağışıklık yanıtı oluşturuyor.
Lenfoma Hastalarında Kişiye Özel Yaklaşımlar Öne Çıkıyor
Lenfoma, hematolojik kanserler arasında en yaygın gruplardan biri olarak öne çıkıyor. Dernek üyesi Prof. Dr. Burhan Turgut, özellikle kişiye özel tedavi yöntemleriyle lenfoma hastalarında yaşam süresinin ciddi oranda uzadığını belirtti.
Yeni nesil 'bispesifik antikor' tedavilerinin, hem sağ kalımı artırdığını hem de yaşam kalitesini yükselttiğini söyleyen Turgut, bazı Faz 3 klinik araştırmalarda ölüm riskinin %41 oranında azaldığını açıkladı. Kök hücre nakline uygun olmayan hastalarda bile yeni antikor tedavilerinin kemoterapiye kıyasla üstün sonuçlar verdiği kaydedildi.
Turgut, düzenli takip ve kişiselleştirilmiş tedavi planlarının başarıda önemli bir rol oynadığını vurguladı.
Multipl Miyelomda Yeni İlaçlarla Başarı Oranı Artıyor
Kongre Genel Sekreteri Doç. Dr. Tuğçe Nur Yiyenoğlu, multipl miyelom hastalığında son yıllarda yaşanan gelişmelere dikkat çekti. Yeni nesil immünoterapiler ve otolog kök hücre nakli sayesinde sağ kalım oranlarında belirgin bir artış gözlemlendiğini ifade etti.
'Teclistamab', 'Talquetamab' ve 'Elranatamab' gibi bispesifik antikorlarla yapılan klinik çalışmalarda, hastaların %50'sinden fazlasında uzun süreli sağ kalım elde edildi. Bu tedavilerle erken dönemde daha güçlü yanıtlar alındığı ve minimal kalıntı hastalık oranının ciddi şekilde düştüğü belirtildi.
Bazı hastalarda beklenen yaşam süresi 17 yılı aşarken, bu gelişmeler özellikle ileri evre miyelom hastaları için yeni bir umut kapısı olarak değerlendiriliyor.
Lösemi Tedavisinde Hücresel Yöntemlerle Yeni Dönem
Lösemi tedavisinde de klasik kemoterapilerin yanında modern immünoterapiler ve kök hücre nakli yöntemleri daha etkin şekilde kullanılmaya başlandı. Yiyenoğlu, artık lösemisiz bir yaşamın mümkün hale geldiğini vurguladı.
Erken dönemde ilaç tedavisiyle hastalık kontrol altına alındıktan sonra, yüksek riskli hastalarda kök hücre nakli veya CAR-T hücre tedavileriyle nüks riskinin azaltılabildiği ifade edildi. Ancak nakil sonrası sürecin de en az tedavi kadar önemli olduğuna dikkat çekildi. Uzun süreli takip, olası komplikasyonların önüne geçmekte kritik rol oynuyor.
Türkiye Kök Hücre Tedavisinde Bölgesel Merkez Haline Geldi
Prof. Dr. Mehmet Ali Erkurt, Türkiye'nin kök hücre transplantasyonunda geldiği noktayı da değerlendirdi. Ülkede yıllık nakil sayısının 6 bini geçtiğini belirten Erkurt, başarı oranlarının Batı ülkeleriyle aynı seviyede olduğunu ifade etti.
TÜRKÖK programı sayesinde 1 milyondan fazla gönüllü bağışçıya ulaşıldı. Artık akraba dışı nakillerin %90'ı Türkiye'nin kendi ulusal bankasından karşılanıyor. Uzmanlar, 18-50 yaş arası sağlıklı bireyleri kök hücre vericisi olmaya davet ediyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım