Kahverengi Kokarca Alarmı: Karadeniz'den Yola Çıkan İstilacı Böcek Türkiye'nin Tamamını Tehdit Ediyor
Türkiye'nin kuzey bölgelerinde son yıllarda hızla çoğalan kahverengi kokarca böceği, artık yalnızca bir tarımsal zararlı değil, ülke çapında bir tehdit haline geldi. 2017 yılında ilk kez Artvin'de tespit edilen bu istilacı tür, kısa sürede Karadeniz'in tamamına, Marmara bölgesine ve hatta İç Anadolu'ya kadar yayılmaya başladı.
Böceğin Yayılma Hızı Korkutuyor
Karadeniz'de başlayan istilanın kısa sürede Marmara hattına ulaşması, sorunun boyutunu gözler önüne serdi. Sakarya'nın Ferizli, Söğütlü ve Adapazarı ilçelerinde evleri ve depo alanlarını istila eden kahverengi kokarcaya karşı, toplu ilaçlama ve biyolojik mücadele çalışmaları başlatıldı.
Sosyal medyada paylaşılan videolarda, binaların dış cephelerini kaplayan böcek sürüleri görenleri hayrete düşürdü. Adapazarı'nda bir apartmanın duvarlarını tamamen saran kokarca böcekleri, vatandaşların pencerelerini bantlamasına ve kapı aralıklarını kapatmasına neden oldu.
Uzmanlar, bu böceklerin tuğla araları, ahşap yüzeyler, çatı boşlukları ve depo rafları gibi alanlarda kış uykusuna yattığını, bu nedenle ilkbahar ve sonbahar aylarında evlerde sıkça görüldüğünü belirtiyor.
Yetkililerden Topyekûn Mücadele Çağrısı
Sakarya Ferizli Kaymakamı Muhammed Kaya, istilanın kontrol altına alınabilmesi için vatandaşların bireysel önlem almasının yeterli olmayacağını belirterek, toplu mücadele çağrısında bulundu. İlçe Tarım Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülen çalışmalarda, çevreye zarar vermeden etkili olabilecek biyosidal ilaçlama yöntemleri uygulanıyor.
Benzer bir seferberlik Samsun'un Salıpazarı ilçesinde de başlatıldı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, 'cezbet-öldür' yöntemiyle sahada deneme çalışmaları yürütüyor. Bu yöntemde, böcekleri cezbeden feromon tuzakları kullanılarak popülasyonun azalması hedefleniyor.
Trabzon İl Tarım Müdürlüğü Bitki Sağlığı Şube Müdürü Gürsel Çakıroğlu ise, 'Kahverengi kokarca ile mücadele tek seferde çözülebilecek bir durum değil. Uzun soluklu ve disiplinli bir çalışma gerektiriyor. Halkın desteği olmadan başarı mümkün değil' ifadelerini kullandı.
Tüm Türkiye İçin Ciddi Tehdit
Marmara Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Yavuz Turan, kahverengi kokarcanın yayılma hızına dikkat çekerek tehlikenin ulusal boyuta ulaşabileceği uyarısında bulundu. Turan, 'Şu anda bu tür, Karadeniz'in tamamında ve Marmara'nın kuzeyinde görülüyor. Ancak Adana, İzmir ve Bilecik çevresinde de yeni vakalar tespit edildi. Önlem alınmazsa birkaç yıl içinde Ege, Akdeniz ve İç Anadolu'da da görülmesi kaçınılmaz' dedi.
Uzmanlar, bu böceğin yalnızca tarım ürünlerine değil, ekosistem dengesine de zarar verdiğini belirtiyor. Çünkü kahverengi kokarca, beslendiği bitkilerin özsuyunu emerek gelişimlerini durduruyor ve ürün kalitesini düşürüyor. Ayrıca yayılım sırasında yerel böcek türlerini de tehdit ediyor.
Tarım Ürünleri Risk Altında, Ekonomik Zarar Büyük
Fındık üretiminin yoğun olduğu Ordu, Giresun ve Trabzon'da üreticiler, mahsullerinin büyük kısmının zararlı böcekler nedeniyle tahrip olduğunu bildiriyor. Kahverengi kokarcanın özellikle fındık içini kararttığı, kabukta delikler açtığı ve ihracat kalitesini düşürdüğü ifade ediliyor.
Uzmanlar, bu durumun sadece çiftçileri değil, Türkiye'nin tarımsal ihracat dengesini de etkileyeceğini vurguluyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın önümüzdeki aylarda bölgesel ilaçlama programlarını genişletmesi, yerel yönetimlerle birlikte kalıcı bir kontrol planı oluşturması bekleniyor.
Bilimsel Önlemler Şart, Gecikme Felaket Getirebilir
Uzmanlara göre kahverengi kokarca ile mücadele, klasik ilaçlamadan çok daha kapsamlı bir yaklaşım gerektiriyor. Biyolojik mücadele, yani böceğin doğal düşmanlarını devreye sokmak ve feromon tuzaklarıyla popülasyonu azaltmak, çevre dostu en etkili yöntemler arasında yer alıyor.
Dr. Turan, 'Bu süreci geçici bir problem olarak görmek büyük hata olur. Bilimsel, planlı ve uzun vadeli bir mücadele stratejisi oluşturulmazsa, bu böcek önümüzdeki birkaç yıl içinde Türkiye genelinde tarımsal felakete yol açabilir' uyarısında bulundu.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım