İsrail Güvenlik Kabinesi'nden Kritik Karar: Gazze'nin Tamamının İşgali İçin Onay Çıktı
İsrail'in güvenlik kabinesi, haftalardır süren gerginliğin ardından Gazze Şeridi'ne yönelik kapsamlı bir askeri operasyon için düğmeye bastı.
İsrail'in güvenlik kabinesi, haftalardır süren gerginliğin ardından Gazze Şeridi'ne yönelik kapsamlı bir askeri operasyon için düğmeye bastı. Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan açıklamaya göre, kabine üyeleri uzun süren bir toplantı sonrası Gazze'nin tamamen işgal edilmesi yönündeki planı kabul etti. Kararın, hem uluslararası kamuoyunda hem de İsrail'in kendi güvenlik çevrelerinde ciddi tartışmalara yol açtığı bildiriliyor.
10 Saatlik Kritik Toplantının Ardından Karar Açıklandı
İsrail Başbakanlık Ofisi, resmi sosyal medya kanalları üzerinden yaptığı açıklamada, Gazze'ye yönelik 'tam işgal' planının güvenlik kabinesi tarafından onaylandığını duyurdu. Toplantının 10 saatten fazla sürdüğü ve oldukça gergin geçtiği öğrenildi. Kararın ardından, İsrail ordusunun Gazze'nin tümünü kontrol altına almak için hazırlıklarını tamamlaması istendi.
Açıklamada, işgalin sona erdirilmesi ve yeni yönetim sürecine geçilmesi için beş temel şart sıralandı. Bu şartlar arasında Hamas'ın silahsızlandırılması, rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze'de İsrail kontrolünde yeni bir sivil yönetimin oluşturulması bulunuyor.
Ordu ve Siyasetçiler Arasında Ciddi Görüş Ayrılığı
Toplantıya ilişkin sızan bilgiler, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ile bazı bakanlar arasında sert tartışmalar yaşandığını ortaya koydu. Zamir'in, Gazze'nin tamamen işgal edilmesinin hem askeri riskleri artıracağı hem de rehinelerin hayatını tehlikeye atacağı yönünde görüş bildirdiği belirtildi. Ancak bu uyarılar, hükümet kanadındaki bazı bakanlar tarafından reddedildi.
Kabine içinde yaşanan bu ayrışmanın, özellikle askeri strateji ve rehine politikaları açısından ilerleyen süreçte ciddi etkiler doğurabileceği ifade ediliyor. Ordu kaynakları, mevcut planın uygulanması halinde Gazze'deki sivil kayıpların artabileceğini ve bunun uluslararası alanda İsrail'e yönelik baskıları artırabileceğini düşünüyor.
Gazze'de Yeni Bir Yönetim Planı Tartışılıyor
İsrail'in işgal planı yalnızca askeri değil, aynı zamanda siyasi ve idari bir dönüşümü de içeriyor. Kabine tarafından açıklanan beş maddelik planda, Hamas'ın ardından Gazze'de kurulacak yeni yönetim yapısı da netleşmeye başladı. İsrail, bölgenin kontrolünü Arap ülkeleri destekli sivil bir yönetime devretmeyi hedefliyor. Bu modelin, hem güvenlik hem de bölgedeki istikrar açısından daha sürdürülebilir olduğu savunuluyor.
Ancak uzmanlar, böyle bir yapının ne kadar gerçekçi olabileceği konusunda şüpheli. Filistin yönetiminin veya Arap ülkelerinin Gazze'de etkin bir idare kurup kuramayacağı ve İsrail'in bu yeni yönetim üzerindeki kontrolünü ne ölçüde sürdüreceği hl belirsizliğini koruyor.
Netanyahu'dan Tepki Çeken Açıklamalar
Toplantı öncesinde ABD merkezli bir televizyon kanalına röportaj veren İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Gazze'deki askeri operasyonlarla ilgili eleştirilere yanıt verdi. Netanyahu, Gazze'yi ilhak etme niyetinde olmadıklarını belirterek bölgeyi 'tehdit oluşturmayacak, Arap kökenli bir güç' tarafından yönetilmesini arzuladıklarını ifade etti.
Daha da dikkat çeken açıklamalardan biri ise Netanyahu'nun soykırım iddialarına verdiği yanıttı. Başbakan, 'Eğer biz gerçekten soykırım isteseydik, Gazze'de hiçbir Gazzeli kalmazdı' ifadelerini kullandı. Bu açıklama, insan hakları savunucuları ve uluslararası toplum nezdinde yoğun tepkiyle karşılandı.
Uluslararası Tepkiler ve İlerleyen Süreçte Beklentiler
İsrail'in Gazze'nin tamamına yönelik işgal planı, bölgedeki tansiyonu daha da artırmış durumda. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği yetkilileri, bölgede sivil kayıpların artmaması için tüm taraflara itidal çağrısında bulunuyor. Öte yandan, ABD yönetiminin bu karar karşısında ne gibi bir tutum sergileyeceği de dikkatle takip ediliyor.
Sahada görev yapan insani yardım kuruluşları ise olası işgalin, bölge halkı için yeni bir zorunlu göç dalgası başlatabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. 1 milyondan fazla sivilin yeniden yerinden edilmesi ihtimali, hem insani krizleri hem de bölgesel istikrarsızlığı beraberinde getirebilir.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım