HES'ler Alarm Veriyor, Enerji Sisteminde Kritik Risk Büyüyor
Türkiye'nin uzun süredir görmediği ölçekteki kuraklık, yalnızca su kaynaklarını değil, ülkenin enerji güvenliğini de derinden etkiliyor.
Türkiye'nin uzun süredir görmediği ölçekteki kuraklık, yalnızca su kaynaklarını değil, ülkenin enerji güvenliğini de derinden etkiliyor. Hidroelektrik santraller (HES) son 60 yılın en düşük yağış seviyeleriyle karşı karşıya kalırken, enerji üretimi dramatik biçimde düşmüş durumda. Buna karşın santrallerin kira, vergi ve bankacılık yükümlülükleri aynı düzeyde devam ediyor. Hidroelektrik Santralleri İşletmeleri Sanayi ve İşadamları Derneği (HESİAD) Genel Sekreteri Yusuf Hüseyin Yücebaş, yaşanan tabloyu 'varoluşsal tehdit' olarak nitelendirirken çözüm için hibrit sistemler ve pompaj depolama teknolojilerine acil ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Kuraklık HES'leri Üretim Yapamaz Hle Getirdi
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye son 52 yılın en düşük yağış oranını yaşıyor. Özellikle Marmara ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi kuraklık haritasında 'simsiyah' kategoride yer alırken, birçok baraj ve su havzası kritik seviyelere indi. Bu durum hidroelektrik üretimine doğrudan yansıyor.
Yücebaş'ın açıklamasına göre kurulu gücü 100 megavat olan bir HES, şu anda su yokluğu nedeniyle yalnızca 20 megavat civarında üretim yapabiliyor. Buna rağmen kira bedelleri, orman vergileri ve diğer sabit giderler hl 100 megavatlık kapasite üzerinden hesaplanıyor. Enerji üretimi azaldıkça ekonomik yük artıyor ve pek çok işletme sürdürülebilirlik sınırına dayanmış durumda.
HES'ler Enerji Sisteminin 'Atardamarı' Konumunda
Hidroelektrik santraller yalnızca elektrik üretmekle sınırlı bir görev üstlenmiyor. Türkiye'de rüzgr ve güneş enerjisinin sisteme entegre olabilmesi, büyük ölçüde HES'lerin sağladığı frekans kontrolü ve ani dengeleme gücüne bağlı.
Yücebaş bu durumu, 'Rüzgrın bir anda düşmesi ya da güneşin bulutlanması gibi beklenmedik anlarda sistemi saniyeler içinde dengeleyebilen tek kaynak hidroelektriktir' sözleriyle özetledi. HES'lerin devreden çıkması hlinde, hem yenilenebilir enerji hedeflerinin hem de arz güvenliğinin ciddi risk altına gireceği belirtiliyor. Ayrıca böyle bir senaryoda doğal gaz ithalatı yeniden artacak ve döviz bazlı maliyetlerin yükselmesi tüketici tarifelerine de yansıyacak.
Hibrit Sistemler İçin Acil Düzenleme Beklentisi
Sektörün kısa vadeli çözüm önerilerinin başında HES'lere yüzer güneş enerjisi santralleri ekleyerek hibrit enerji modeline geçilmesi geliyor. Su yüzeyine kurulacak güneş panelleri, hem buharlaşmayı azaltarak su tasarrufu sağlayacak hem de üretimi destekleyerek santrallerin ekonomik yükünü hafifletecek.
Bu noktada sektör, hükümetten HES'lere özel hibrit kapasite açıklamasını ve yüzer GES tesislerinin önünü açacak cumhurbaşkanlığı yönetmeliğinin hızla yayımlanmasını talep ediyor. 3 Aralık'ta düzenlenecek 'Hidroelektrikle Sürdürülebilir Gelecek' çalıştayında bu başlıkların geniş şekilde ele alınması bekleniyor.
Uzun Vadeli Çözüm: Pompaj Depolamalı HES'ler
HESİAD'ın en güçlü önerilerinden biri de pompaj depolamalı hidroelektrik santrallerin yaygınlaştırılması. Bu sistemler, gece düşük talep dönemlerinde suyu yukarı havzaya pompalayıp, talebin arttığı saatlerde yeniden türbinlerden geçirerek enerji üretiyor. Bu nedenle 'şebekenin pili' olarak tanımlanıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2 bin megavatlık pompaj depolama hedefi belirlemesi sektör tarafından olumlu karşılanıyor. Çin, Japonya ve Yunanistan'ın da bu teknolojiyle şebeke esnekliğini artırdığı biliniyor. Türkiye'nin benzer bir adım atması, yenilenebilir enerji yatırımlarının önünü açacak stratejik bir hamle olarak görülüyor.
HES'lerde Yerli Üretim ve Modernizasyon Çağrısı
Türkiye'de faaliyet gösteren 730'dan fazla HES'in büyük kısmı rehabilitasyon ihtiyacı taşıyor. Yücebaş, sektörde yerli türbin üretimi ve kritik ekipmanların millileştirilmesi için devlet teşviklerinin devreye alınması gerektiğini belirtiyor. Böylece hem Çin merkezli ekipman bağımlılığı azalacak hem de yerli sanayinin rekabet gücü artacak.
Bu modernizasyon talebi, yalnızca üretim kapasitesini artırmak için değil, kuraklık dönemlerinde santrallerin daha verimli ve dayanıklı çalışabilmesi için de önem taşıyor.
Nükleer Enerji Gelse Bile HES'lerin Stratejik Pozisyonu Değişmeyecek
Akkuyu Nükleer Santrali devreye girdiğinde Türkiye'nin baz yük kapasitesi artacak olsa da bu durum HES'lerin önemini azaltmayacak. Nükleer santraller sürekli ve kararlı çalışsa da talep dalgalanmalarına anında tepki veremiyor.
Yücebaş bu noktada, 'Nükleer baz yük sağlar ama sistemi dengeleyen hız ve esneklik yalnızca hidroelektriktedir' diyerek HES'lerin enerji mimarisindeki özel rolünün devam edeceğini vurguladı.
Türkiye'nin yaşadığı kuraklık tablosu, hidroelektrik altyapısının geleceğini yeniden gündeme taşırken, sektörün sunduğu çözüm önerileri önümüzdeki aylarda enerji politikalarının merkezinde yer almaya aday görünüyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım