Görme Yeteneğimizin Sırrı Yılanlar!
İnsanların yılanlara karşı duyduğu yaygın korkunun kökeni, primat atalarımızın hayatta kalma mücadelesine dayanıyor. Bilim insanlarına göre, primatların görme keskinliğinin bu denli gelişmesinin ve bir tehlikeyi bilinçten önce algılamamızın en temel evrimsel sebebi, on milyonlarca yıl süren av-avcı ilişkisinde yılanlardan kaçınma zorunluluğu olabilir.
Korku Mu, Milyon Yıllık Tehdit Algısı Mı?
2001 yılında yapılan bir Gallup anketi, Amerikalıların yüzde 51'i için yılanların en büyük korku kaynağı olduğunu ortaya koymuştu; bu oran, topluluk önünde konuşma veya yükseklik korkusundan bile yüksekti. Peki, yılanlara karşı duyulan bu derin ve yaygın korkunun bilimsel arka planı neye dayanıyor?
Antropoloji alanında emekli profesör ve primatolog Lynne A. Isbell'e göre, bu ilişki primatların evrimsel başlangıcına kadar uzanıyor. Isbell, primatların diğer memelilerden farklı olarak çevreyle etkileşimde temel duyusal yöntem olarak görme yetisine yoğun bir şekilde güvenmelerini vurguluyor ve primat evriminin anahtarının, neden bu kadar iyi bir görme yetisine sahip olduklarını anlamaktan geçtiğini belirtiyor.
'Yılan Algılama Teorisi' Görme Keskinliğini Açıklıyor
Lynne A. Isbell, 2011 yılında çıkan The Fruit, the Tree, and the Serpent: Why We See So Well isimli eserinde, temelini 'Yılan Algılama Teorisi'nin oluşturduğu görüşlerini paylaşıyor. Bu teori, primatlar ve yılanlar arasındaki on milyonlarca yıla yayılan av-avcı ilişkisinin, görme keskinliğimizin artmasındaki ana etken olduğunu öne sürüyor.
Isbell, primatların gece aktif olup gündüzleri ağaçlarda dinlenmeleri gibi benzersiz koşulların, yılanlar tarafından avlanmaktan kaçınabilmek için görme duyularını geliştirmelerine olanak sağladığını ifade ediyor.
Zehre Karşı Bağışıklık ve Biyolojik Eğilim
Primatlar üzerindeki antik yılan avcılığının etkileri, moleküler düzeydeki kanıtlarla da destekleniyor. Araştırmalar, kobra yılanlarının doğal yaşam alanları olan Afrika ve Asya'daki primat türlerinin, kobra zehrine karşı kısmi bir bağışıklık geliştirdiğini gösteriyor. Ancak kobraların bulunmadığı Madagaskar ve Güney Amerika'daki primatların böyle bir bağışıklığı bulunmuyor.
Bugün bile, primatların yılanları tehdit olarak algılama konusunda biyolojik bir eğilime sahip olduğu görülüyor. Örneğin, genç ve deneyimsiz bir maymun, yaşlı maymunların bir yılana gösterdiği dikkatli tepkiyi bir videoda izlediğinde bunu hızla öğreniyor; ancak aynı tepkiyi bir çiçeğe karşı öğrenmiyor. Hatta, doğumdan itibaren esaret altında büyüyen Rhesus makakları dahi yılanlara karşı 'korku dolu bir merakla' tepki verebiliyor.
Bilinçdışı Sistem, Bilinçten Daha Hızlı
Isbell'in araştırmaları, primatların gelişmiş görsel sistemlerini inceleyen sinirbilim ve genetik alanlarına kadar uzanıyor. Hipotez, primatların görme yetisindeki ilk değişikliklerde boğan yılanların, daha sonra ortaya çıkan zehirli yılanların ise en gelişmiş görsel sistemlere sahip olan antropoidlere (insanlar, maymunlar) yol açan değişikliklerde kritik rol oynadığını belirtiyor.
Bu teorinin anahtarı, memelilerdeki iki görsel sistemdir
Süperior Kollikulus-Pulvinar Sistemi (Bilinçdışı): Çevredeki bir nesneyi bilinçdışı olarak algılamamızı sağlar ve tehlikeden hızla kaçınma yeteneği verir.
Lateral Genikulat Çekirdek Sistemi (Bilinçli): Nesneyi bilinçli olarak tanıma ve ona bir anlam yükleme becerisine olanak tanır.
Primatlarda, özellikle antropoidlerde, bu iki sistem de diğer memelilere göre daha gelişmiştir. Isbell, patikada yürürken bir yılanı görmeden önce aniden donup kalmanın veya sıçrayarak uzaklaşmanın, bilinçli görsel sistem devreye girmeden önce bilinçdışı sistemin tehlikeyi algılaması sayesinde gerçekleştiğini ifade ediyor. Bu erken uyarı sistemi, primat atalarımızın hayatta kalmasını sağlamış evrimsel bir adaptasyondur.