Doğu Akdeniz'de Yeni Askeri Planlara KKTC'den Sert Tepki Geldi
Doğu Akdeniz'de son dönemde artan askeri ve siyasi hareketlilik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tepkisini beraberinde getirdi.
Doğu Akdeniz'de son dönemde artan askeri ve siyasi hareketlilik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tepkisini beraberinde getirdi. İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan'ın Tel Aviv'de gerçekleştirdiği zirvede gündeme gelen 'Hızlı Müdahale Gücü' oluşturma planı, KKTC tarafından bölgesel barışa yönelik ciddi bir tehdit olarak değerlendirildi. KKTC Başbakanı Ünal Üstel, söz konusu girişimlerin iş birliği ve diyalog yerine gerilim ve kutuplaşmayı derinleştirdiğini belirterek, bu yaklaşımın tüm Doğu Akdeniz'i istikrarsızlığa sürükleyebileceği uyarısında bulundu.
Tel Aviv Zirvesi Ve Bölgesel Dengelere Etkisi
KKTC Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan açıklamada, Tel Aviv'de düzenlenen zirvenin yalnızca üç ülke arasındaki teknik bir toplantı olmadığı, aynı zamanda bölgesel güç dengelerini etkileyecek mesajlar içerdiği vurgulandı. Zirvede ele alındığı belirtilen ortak askeri yapı ve hızlı müdahale planlarının, Doğu Akdeniz'de uzun süredir var olan hassas dengeyi daha da kırılgan hale getirdiği ifade edildi. Ünal Üstel, bu tür girişimlerin barış ve istikrar söylemleriyle örtüşmediğini, aksine askeri bloklaşmayı teşvik ederek bölgedeki güven ortamını zedelediğini dile getirdi.
Askeri Bloklaşma Eleştirisi Ve Güvenlik Kaygıları
Başbakan Üstel, İsrail, GKRY ve Yunanistan'ın toplamda yaklaşık 2 bin 500 kişilik bir güç oluşturma hedefinin, savunma amaçlı bir adım olarak sunulsa da pratikte Türkiye ve Kıbrıs Türk halkını hedef alan bir caydırıcılık ekseni oluşturduğunu söyledi. Bu yaklaşımın açık bir düşmanlık göstergesi olduğunu belirten Üstel, askeri ittifakların sorunları çözmek yerine yeni krizlerin kapısını araladığını ifade etti. Doğu Akdeniz'in bir barış ve iş birliği alanı olması gerektiğini hatırlatan Üstel, askeri planların bölgeyi çatışma riskine daha da yaklaştırdığı görüşünü paylaştı.
İsrail'in Bölgesel Politikalarına Yönelik Sert Değerlendirme
Açıklamada, İsrail'in Orta Doğu'da izlediği politikaların yarattığı istikrarsızlığın Doğu Akdeniz'e taşınmaya çalışıldığı yönünde eleştiriler de yer aldı. Üstel, insani değerlerin göz ardı edildiği saldırgan tutumların bölgesel barışı zedelediğini, Rum-Yunan ikilisinin bu süreçte aktif rol üstlenmesinin ise tarihsel açıdan ciddi bir hata olduğunu söyledi. Bu politikaların yalnızca Kıbrıs Adası'nı değil, tüm Akdeniz havzasını etkileyebilecek sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekildi.
Türkiye'ye Karşı İttifak Arayışı Vurgusu
Ünal Üstel, GKRY yönetiminin uluslararası platformlarda çözüm ve diyalog mesajları verirken aynı anda Türkiye'ye karşı askeri ittifaklar kurma çabası içinde olmasının çelişkili bir tutum olduğunu belirtti. Bu yaklaşımın Ada'daki gerçeklerle bağdaşmadığını vurgulayan Üstel, silahlanmayı ve askeri paktları çözüm yolu olarak gören anlayışın Kıbrıs Türk halkının egemen eşitlik ve iki devletli çözüm vizyonunun neden vazgeçilmez olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu ifade etti. Bu tür adımların müzakere ortamını zayıflattığı ve kalıcı bir uzlaşının önüne engel koyduğu da açıklamada yer aldı.
Tarihi Hafıza Ve Güncel Gelişmeler Arasındaki Bağ
KKTC Başbakanı, Kıbrıs Türk halkına yönelik geçmişte yaşanan acı olayların yıl dönümünde ortaya çıkan bu askeri planların kabul edilemez olduğunu söyledi. 1963'te yaşanan ve tarihe kara bir sayfa olarak geçen saldırıların arkasındaki zihniyet ile bugün Doğu Akdeniz'de Türkiye karşıtı askeri oluşumlar kurmaya çalışan anlayış arasında benzerlik bulunduğunu dile getirdi. Üstel, bu zihniyetle sağlıklı ve samimi bir müzakere sürecinin yürütülmesinin mümkün olmadığını belirterek, barışın ancak eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde sağlanabileceğini vurguladı.
Açıklama, KKTC'nin Doğu Akdeniz'de artan askeri hareketliliği yakından takip ettiğini ve bölgedeki her adımı kendi güvenliği ve Kıbrıs Türk halkının hakları çerçevesinde değerlendirmeyi sürdüreceğini ortaya koydu. Bu gelişmeler, önümüzdeki dönemde Doğu Akdeniz'de diplomatik ve siyasi tartışmaların daha da yoğunlaşabileceğine işaret ediyor.