Cumhuriyet'in İlanı: Bir Milletin Küllerinden Doğuşu
Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923 tarihinde büyük bir devrimin adı oldu. O gün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen anayasa değişikliğiyle birlikte yönetim biçimi resmen Cumhuriyet olarak ilan edildi.
Cumhuriyet'e Giden Yol: Saltanatın Sona Ermesi
Osmanlı İmparatorluğu, 1876'ya kadar mutlak monarşiyle yönetilirken, I. Meşrutiyet ve II. Meşrutiyet dönemlerinde kısa süreli anayasal düzen denemeleri yaşandı. Ancak I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgi imparatorluğun sonunu getirdi.
Mondros Mütarekesi'nin ardından ülkenin işgale uğramasıyla Anadolu'da direniş hareketleri başladı ve 1919'da Mustafa Kemal Paşa liderliğinde Milli Mücadele dönemi başladı.
23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı ve egemenlik resmen millete geçti. Ardından 1921'de yürürlüğe giren Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, ulusal egemenliğin temelini oluşturdu.
1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla Osmanlı'nın monarşik düzenine kesin olarak son verildi. Ancak ülkenin yeni yönetim biçimi henüz tanımlanmamıştı.
27 Ekim 1923'te Bakanlar Kurulu'nun istifa etmesiyle ortaya çıkan siyasi boşluk, Cumhuriyet'in ilanı için bir fırsat doğurdu.
Mustafa Kemal Paşa ve İsmet İnönü, hazırladıkları yasa tasarısını Meclis'e sundular ve 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet resmen ilan edildi.
Cumhuriyet Bayramı'nın Doğuşu ve İlk Kutlamalar
Cumhuriyet'in ilan edildiği gün, halk kendiliğinden kutlamalar yapmaya başladı.
Ankara ve İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde sokaklar süslendi, fener alayları düzenlendi, halk büyük bir coşkuyla meydanlara aktı. Ancak 29 Ekim'in resmî bayram olarak kabul edilmesi henüz gerçekleşmemişti.
1924 yılında çıkarılan 986 numaralı kararnameyle Cumhuriyet'in ilanının özel bir programla kutlanmasına karar verildi.
Bu düzenleme, Cumhuriyet Bayramı'nın resmîleşmesine giden sürecin ilk adımı oldu.
Ertesi yıl, 1925'te TBMM'de yapılan görüşmelerin ardından 'Cumhuriyetin İlanına Müsadif 29 Teşrinievvel Gününün Milli Bayram Addi Hakkında Kanun' kabul edildi.
Böylece 29 Ekim, Türkiye'nin ilk ve en önemli milli bayramı olarak tarihe geçti.
1925'ten itibaren ülke genelinde ve yurt dışı temsilciliklerde kutlanmaya başlayan Cumhuriyet Bayramı, her yıl bağımsızlık ruhunu yeniden canlandırdı.
Cumhuriyet'in 102. Yılında Aynı Coşku, Aynı Gurur
Bugün 29 Ekim, sadece bir tarih değil, bir milletin yeniden doğuş hikayesidir.
Cumhuriyet'in 102. yılı, geçmişle bugünü birleştiren en güçlü bağlardan biri olarak tüm yurtta büyük bir gururla kutlanıyor.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da okullarda, meydanlarda, resmi törenlerde ve evlerde Türk bayrakları dalgalanıyor, marşlar söyleniyor, çocuklar Atatürk'ün mirasına sahip çıkıyor.
Atatürk'ün 'Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet fazilettir.' sözleri, bugün hl yolumuzu aydınlatıyor.
Cumhuriyet Bayramı, sadece geçmişin bir hatırası değil, geleceğe uzanan bir vizyonun da simgesi olarak kutlanmaya devam ediyor.
Cumhuriyet'in Anlamı: Halkın Kendi Kaderini Belirleme Hakkı
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; bağımsız düşüncenin, eşit yurttaşlığın ve özgür iradenin ifadesidir.
29 Ekim 1923'te atılan bu adım, Türk milletine yalnızca özgürlük değil, aynı zamanda sorumluluk da kazandırdı.
Bu nedenle Cumhuriyet, sadece geçmişin değil, geleceğin de en büyük emaneti olarak görülüyor.
Cumhuriyet'in 102. yılında Türkiye, Atatürk'ün açtığı çağdaş uygarlık yolunda ilerlemeye devam ediyor.
Her 29 Ekim'de olduğu gibi bu yıl da milyonlarca yurttaş aynı gururla tek bir cümlede birleşiyor:
'Ne mutlu Türküm diyene!'
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım