Çocuklarda Öpücük Hastalığına Dikkat: Uzmanlar Uyarıyor, Belirtiler Haftalarca Sürebiliyor
Halk arasında 'öpücük hastalığı' olarak bilinen enfeksiyöz mononükleoz, çocukluk çağında sık görülen ve çoğu zaman fark edilmeden atlatılan bir hastalık olarak biliniyor. Ancak bazı durumlarda yüksek ateş, halsizlik ve boğaz ağrısı gibi şiddetli belirtilerle seyredebilir.
Öpücük Hastalığı Nedir ve Nasıl Bulaşır?
Enfeksiyöz mononükleoz, Epstein-Barr virüsü (EBV) adlı bir virüsün neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Bu virüs, bağışıklık sistemindeki B lenfosit hücrelerine yerleşerek uzun süreli bir bağışıklık tepkisine yol açar. Bu nedenle öpücük hastalığı genellikle sadece bir kez geçirilir ve bağışıklık ömür boyu kalıcı hale gelir.
Uzmanlar, virüsün sadece öpüşme yoluyla değil; tükürük, mukus, gözyaşı gibi vücut sıvılarıyla da bulaşabildiğini belirtiyor. Aynı bardaktan su içmek, çatal-kaşık paylaşmak, oyuncakların ağızla temas etmesi veya yakın temas halinde bulunmak, hastalığın yayılmasını kolaylaştırıyor. Özellikle kreş ve okul ortamlarında çocukların sık teması nedeniyle bulaşma oranı oldukça yüksek.
Çocuklarda Hastalık Genellikle Hafif Seyrediyor
VM Medical Park Pendik Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Sami Yazar, küçük yaştaki çocukların çoğunun bu virüsle erken dönemde tanıştığını belirtiyor. Özellikle 1–5 yaş arasındaki çocukların büyük bir kısmı hastalığı ya fark etmeden ya da çok hafif semptomlarla geçiriyor.
Ancak yaş ilerledikçe, özellikle 10 yaş üzeri çocuklarda bağışıklık sisteminin daha güçlü tepki vermesi nedeniyle belirtiler daha belirgin hale geliyor. Bu dönemde ateş, boğaz ağrısı, yorgunluk ve halsizlik gibi şikayetler yetişkinlerdeki tabloya benzer şekilde görülüyor. Çocukluk çağındaki vakaların yaklaşık %90'ı hafif seyrederken, az bir kısmında karaciğer veya dalakta büyüme gibi komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor.
Belirtiler 8 Haftaya Kadar Sürebiliyor
Hastalık virüsle temastan sonra 4 ila 8 hafta içinde kendini göstermeye başlıyor. En sık görülen belirtiler arasında yüksek ateş (38–39 derece civarında), şiddetli boğaz ağrısı, bademciklerde beyaz plaklar, boyun ve kulak arkasında lenf bezi şişlikleri ve belirgin bir yorgunluk hissi yer alıyor.
Bazı çocuklarda karın dolgunluğu, karaciğer ve dalak büyümesi, karaciğer fonksiyon bozuklukları ve döküntüler de gözlenebiliyor. Bu belirtiler, bağışıklık sisteminin virüse karşı verdiği doğal tepkinin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Tanı için tam kan sayımı, periferik yayma, Monospot testi ve EBV serolojisi kullanılıyor. Uzun süren ateş veya lenf bezi büyümeleri söz konusu olduğunda, bu testlerin uygulanması hastalığın net şekilde belirlenmesini sağlıyor.
Tedavi Dinlenme ve Destek Üzerine Kurulu
Uzmanlara göre öpücük hastalığında özel bir ilaç veya aşı bulunmuyor. Tedavi, tamamen destekleyici yöntemlere dayanıyor. Hastalığın seyrinde en önemli unsur, bol sıvı alımı, istirahat ve ateşin kontrol altında tutulması. Gerektiğinde doktor kontrolünde ağrı kesici veya ateş düşürücü ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak antibiyotikler bu hastalıkta etkisizdir ve bazı durumlarda döküntü gibi istenmeyen yan etkiler oluşturabilir.
Beslenme de iyileşme sürecinde büyük rol oynuyor. Protein açısından zengin gıdalar (yumurta, yoğurt, et, balık) ve C vitamini içeren meyve-sebzeler (portakal, kivi, yeşil sebzeler) bağışıklığı güçlendiriyor. Şekerli gıdalardan kaçınılması ve çocukların küçük, sık öğünlerle beslenmesi öneriliyor.
Komplikasyonlar ve Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar
Nadir de olsa bazı çocuklarda ciddi komplikasyonlar görülebiliyor. Özellikle dalak büyümesi yaşayan çocukların fiziksel aktivitelerden uzak durması gerekiyor. Aksi halde dalak yırtılması gibi hayati riskler ortaya çıkabilir. Ayrıca uzun süren halsizlik, karın ağrısı ve dolgunluk hissi gibi belirtiler göz ardı edilmemeli ve mutlaka doktor kontrolüne başvurulmalı.
Korunmanın En Etkili Yolu: Hijyen
EBV'ye karşı koruyucu bir aşı bulunmadığı için en etkili yöntem kişisel hijyen kurallarına uymak. Çocuklara bardak, çatal-kaşık, diş fırçası gibi eşyaların paylaşılmaması gerektiği öğretilmeli. Ayrıca düzenli el yıkama alışkanlığı kazandırmak ve hastalık belirtileri gösteren kişilerle yakın temastan kaçınmak bulaşma riskini ciddi oranda azaltıyor.
Uzmanlar, ebeveynlerin hastalığın genellikle iyi seyirli olmasına rağmen, belirtiler uzadığında veya çocuğun genel durumu kötüleştiğinde gecikmeden sağlık kuruluşuna başvurmaları gerektiğini vurguluyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım