Çiçek uyardı! Malatya için tehlike çanları çalıyor!

Malatya'da son dönemde etkisini artıran kuraklık, tarımsal üretimi tehdit ediyor. Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şube Başkanı Fevzi Çiçek, yağışların yetersizliği ve sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle tarımsal sulamada ciddi riskler yaşandığını belirtti.

Zirai Don ve Yüksek Sıcaklıklar Üretimi Olumsuz Etkiledi

Başkan Çiçek, ilkbahar döneminde alınan yağışların kıraç alanlarda büyük bir verim kaybını önlediğini ancak 11–12 Nisan tarihlerinde yaşanan zirai donun üretim üzerinde olumsuz etkiler bıraktığını ifade etti. Son iki aydır yağış alınmaması ve sıcaklıkların yüksek seyretmesiyle birlikte mevcut kuraklığın daha da derinleştiğini vurgulayan Çiçek, sulama kanallarındaki kayıp ve kaçaklar nedeniyle bitkilere yeterli su ulaştırılamadığını, bunun da hem verim hem de kalite kayıplarına yol açtığını söyledi.

Barajlarda Doluluk Oranı Kritik Seviyede

Malatya'da tarımsal sulama amacıyla kullanılan yaklaşık 10 baraj ve gölet bulunduğunu hatırlatan Çiçek, özellikle Çat Barajı'nın doluluk oranının ciddi risk altında olduğunu belirtti. Sultan Suyu Barajı'nda ise deprem sonrası gövdede oluşan hasar nedeniyle depolama oranının yüzde 41'e düştüğünü ve bu nedenle kısıtlı sulama yapılabildiğini aktardı.

Modern Sulama Sistemlerine Geçiş Şart

Sulama altyapısında yaşanan kayıpların önüne geçilmesi gerektiğini vurgulayan Çiçek, 'Ulusal çapta bir proje ile sulama kanallarının modernizasyonu ya da kapalı boru sistemine geçilmesi şart. Bu kayıplar önlenmeden suyu verimli kullanmak mümkün değil' dedi. Çiçek, mevcut sistemin sürdürülebilir olmadığını ve su kaynaklarının daha etkin yönetilmesi gerektiğini ifade etti.

Kuraklık: Sessiz ve Sinsi Bir Tehdit

Kuraklığın etkilerinin hemen fark edilmediğine dikkat çeken Çiçek, 'Bu nedenle insanlar geç tepki verir. İklim değişikliği ile birlikte önümüzdeki süreçte tarımsal kuraklık riski daha da artacak' dedi. Başkan Çiçek, bitki deseninde çeşitliliğe gidilmesi, bölgesel adaptasyon sağlanması ve modern sulama yöntemlerinin uygulanmasıyla bu riskin kısmen yönetilebileceğini belirtti.