Brokoliden Nefret Etmek Şımarıklık Değilmiş: Bilim İnsanları Tat Seçiminin Genetik Olduğunu Kanıtladı

Aynı yemek masasında bile tatlar, kokular ve tercihler tamamen farklı olabilir. Peki bu farkın nedeni sadece kişisel zevk mi, yoksa daha derin bir biyolojik gerçek mi var? Bilim dünyası bu sorunun yanıtını buldu: Yemek seçmek genetik olabilir!

Tat Duyusunun Gizemi: Herkesin Dili Aynı Tadıyor Mu?

İnsan dili, üzerinde bulunan yaklaşık 10.000 tat reseptörü sayesinde farklı lezzetleri ayırt edebiliyor. Bu reseptörler sayesinde tatlı, tuzlu, acı, ekşi ve umami gibi beş temel tadı algılayabiliyoruz. Ancak yapılan araştırmalar, bu reseptörlerin herkeste aynı hassasiyetle çalışmadığını ortaya koydu.
Bazı bireyler, özellikle acı tatlara karşı çok daha duyarlı. Yani aynı yemeği yiyen iki kişi, aslında tamamen farklı tat deneyimleri yaşıyor olabilir. Bu da, yemek seçmenin sadece alışkanlık değil, biyolojik farklılıkların bir sonucu olduğunu gösteriyor.

Bilimsel Gerçek: Brokoli Sevmemek Genlerle İlgili Olabilir

Araştırmalara göre, tat alma duyusunu etkileyen en önemli genlerden biri TAS2R38 adlı gen. Bu genin belirli bir varyantına sahip kişiler, acı tatları diğer insanlardan çok daha yoğun hissediyor. Bilim insanları, bu gruba 'süper tat alıcılar' adını veriyor.
Bu kişiler için brokoli, lahana veya karnabahar gibi sebzeler adeta 'acı bir ilaç' tadında olabiliyor. Sebebiyse bu sebzelerin içinde bulunan kükürtlü bileşiklerin, süper tat alıcıların dilindeki reseptörlerle güçlü bir tepki oluşturması.
Yani brokoliyi sevmemek bir kapris değil, genetik bir gerçek. Eğer genetik kodunuz bu hassasiyet varyantını içeriyorsa, brokoli size ne kadar taze ya da iyi pişmiş olursa olsun hoş gelmeyebilir.

Kişniş, Patlıcan ve Greyfurt: Sabun Tadının Sırrı

Tat farklılıkları sadece brokoliyle sınırlı değil. Pek çok insan kişnişin sabun gibi koktuğunu, patlıcanın acı geldiğini veya greyfurtun dayanılmaz derecede buruk olduğunu söyler. Bu durumun da genetik bir nedeni var.
Araştırmalar, kişnişin kokusundan sorumlu olan aldehit bileşiklerine karşı duyarlılığın bazı genlerle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Bu genler, kişnişin içeriğindeki kimyasalları sabun kokusuna benzer şekilde algılamaya neden olabiliyor.
Benzer şekilde, patlıcandaki fenolik bileşiklere duyarlılık ya da greyfurttaki acı bileşenlere aşırı tepki, tamamen kişinin genetik yapısına bağlı. Dolayısıyla 'sen çok seçicisin' denilen birçok insan, aslında yalnızca genetik mirasının etkilerini yaşıyor olabilir.

Yemek Seçmenin Psikolojisi Değil, Genetiği

Uzun yıllar boyunca yemek seçmek, toplum içinde şımarıklık ya da çocukluk belirtisi olarak görülmüştü. Ancak modern genetik araştırmalar bu algıyı tamamen değiştirdi. Bilim insanları, tat tercihlerinin sadece damak zevkiyle değil, beyin-koku-tat etkileşimi ve genetik faktörlerle belirlendiğini kanıtladı.
Örneğin aynı aile içinde, biri patlıcanı severken diğeri ondan nefret edebiliyor. Bu fark, sadece yetişme tarzından değil, kalıtımsal tat reseptör farklarından da kaynaklanıyor.
Ayrıca kültürel alışkanlıklar ve çocuklukta maruz kalınan tatlar da bu genetik eğilimi şekillendirebiliyor. Ancak temel belirleyici faktör yine genler oluyor.

Bilim İnsanlarından İlginç Uyarı: Damak Zevki DNA'da Yazılı

Uzmanlar, genetik yatkınlıkların tat algısını şekillendirdiğini kabul etmekle birlikte, bu durumun değiştirilemez olmadığına da dikkat çekiyor. Bazı bireyler, zamanla belirli yiyeceklere alışarak bu hassasiyetlerini azaltabiliyor. Ancak bu süreç, sinir sistemi ve beyin adaptasyonu gerektiriyor.
Yani brokoliyi sevmeyen biri, onu sürekli ve farklı pişirme teknikleriyle tüketirse, beynin tat algısı bu tada zamanla alışabiliyor. Buna rağmen, genetik duyarlılığın tamamen ortadan kalkmadığı da vurgulanıyor.

Tatlar Genlerle Şekilleniyor

Bugün gelinen noktada bilim dünyası, tat tercihlerini sadece alışkanlıklarla açıklamanın yetersiz olduğunu söylüyor. Çünkü yemek seçimlerimizin bir kısmı doğrudan DNA'mızda kodlanmış durumda.
Bu da şu anlama geliyor: Brokoliyi ya da kişnişi sevmemek sizi 'seçici' yapmıyor; yalnızca doğanın size verdiği bir tat algısına sahip oluyorsunuz.
Yani bir dahaki sefere biri brokoliye burun kıvırdığında, ona 'şımarık' demeden önce aklınıza şu gelsin: Belki de o kişinin damak zevki genetik bir şifreyle belirlenmiş durumda!

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım

Bakmadan Geçme