Bilim Dünyasından Çarpıcı Sonuç: En Temiz Kahve Türk Kahvesi Çıktı!
5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü'nde yayımlanan kapsamlı bilimsel bir araştırma, Türk kahvesinin yalnızca kültürel bir miras değil, aynı zamanda pestisit kalıntıları açısından en güvenli kahve türlerinden biri olduğunu ortaya koydu.
Dünya Genelinde Toplanan Kahve Örneklerinde Kapsamlı Analiz Yapıldı
Araştırmada Brezilya, Afrika ülkeleri ve Avrupa'dan gelen toplam 881 kahve örneği üzerinde detaylı incelemeler gerçekleştirildi. 435 yeşil kahve çekirdeği, 358 kavrulmuş kahve ve 88 kahve kapsülü LC-MS/MS ve GC-MS/MS yöntemleri kullanılarak laboratuvar ortamında test edildi. Elde edilen sonuçlar, kahve işleme sürecinde pestisit seviyelerinde ciddi düşüşler yaşandığını ortaya koydu.
Özellikle yeşil kahve çekirdeklerinin yaklaşık %15'inde, kavrulmuş kahvelerin %21'inde ve kapsül kahvelerin %63'ünde en az bir pestistit kalıntısına rastlanması dikkat çekti. Araştırmacılar, kahve kapsüllerinde görülen yüksek kalıntı oranının paketleme ve depolama koşullarıyla bağlantılı olabileceğine işaret ediyor.
Kapsül Kahvelerde Pestisit Riski Daha Yüksek Göründü
Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri, kahve kapsüllerinin diğer kahve türlerine kıyasla çok daha yüksek pestisit riski taşıması oldu. Kapsül kahvelerde en sık tespit edilen maddeler arasında klorpirifos, imidakloprid ve sipermetrin yer alırken Avrupa menşeli bazı örneklerde orto-fenilfenol (OPP) seviyesi dikkat çekti.
Hatta bazı klorpirifos kalıntılarının Avrupa Birliği'nin izin verdiği maksimum kalıntı limitlerini (MRL) aştığı belirlendi. Bu durum, kapsül kahve tüketiminin potansiyel risklerini yeniden gündeme getirirken, geleneksel demleme yöntemlerinin önemini de ortaya koyuyor.
Kavurma ve Demleme İşlemleri Pestisitleri Neredeyse Yok Ediyor
Bilimsel çalışma, kahve işleme süreçlerinin pestisit seviyelerini nasıl etkilediğine dair net veriler sundu. Yıkama aşamasında pestisitler %14 ile %57 arasında azalırken, asıl düşüş kavurma sırasında gerçekleşti. 190–260°C arasında uygulanan yüksek ısı, pestisit kalıntılarının %99,8'e kadar yok olmasını sağladı.
Demleme aşamasında ise analiz edilen 12 pestisit türünün hiçbirine rastlanmadı. Bu da kahvenin pişirilme ya da demlenme şeklinin tüketici için büyük bir güvenlik sağladığını gösteriyor. Araştırmacılar, özellikle kavurma sırasında gerçekleşen pirolitik reaksiyonların pestisitleri büyük ölçüde parçaladığını belirtiyor.
En Sağlıklı Yöntemler: Türk Kahvesi ve Espresso
Araştırmanın en dikkat çekici sonuçlarından biri, kullanılan demleme yöntemlerinin pestisit kalıntıları üzerindeki etkisiydi. Espresso yöntemi kalıntıları en fazla azaltan yöntem olarak kayıtlara geçerken, Türk kahvesi bu yönteme en yakın sonuçları verdi.
Her iki yöntemde de pestisitlerin neredeyse tamamen ortadan kalkması, geleneksel Türk kahvesi hazırlama yönteminin bilimsel olarak da güvenli olduğunu ortaya koydu. Kahvenin suyla uzun süre temas etmesi ve ince öğütülmüş yapısı, pestisitlerin fincana geçme olasılığını minimum seviyeye indiriyor.
Türk Kahvesinde Sağlık Riski Yok Denilecek Kadar Az
Araştırmada yapılan kümülatif sağlık risk analizleri, kahve tüketimiyle pestisit maruziyetinin 'ihmal edilebilir düzeyde' olduğunu gösterdi. Ancak bu seviyenin en düşük olduğu kahve türü Türk kahvesi oldu. Geleneksel hazırlama yöntemi, hem kavurma hem de demleme aşamasında pestisitleri uzaklaştırarak güvenli bir tüketim sağlıyor.
Araştırmanın sonuçları, Türk kahvesinin sadece kültürel bir değer değil, aynı zamanda dünyanın en temiz ve en güvenli kahve hazırlama yöntemlerinden biri olduğunu bilimsel verilerle doğruladı. Bu özel gün olan Dünya Türk Kahvesi Günü'nde açıklanan bulgular, kahve severler için sevindirici bir haber niteliği taşıyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım