Bakımevinde Fazla İlaç Verildi İddiası: Hemşireye Müebbet Hapis Talebi
İstanbul'un Beylikdüzü ilçesindeki özel bir bakım merkezinde tedavi gören epilepsi hastası 22 yaşındaki Uğur Yıldırım'ın yaşamını yitirmesiyle ilgili yürütülen soruşturma sonuçlandı.
İstanbul'un Beylikdüzü ilçesindeki özel bir bakım merkezinde tedavi gören epilepsi hastası 22 yaşındaki Uğur Yıldırım'ın yaşamını yitirmesiyle ilgili yürütülen soruşturma sonuçlandı. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, Yıldırım'a 11 bin 958 miligram düzeyinde aşırı doz ilaç verdiği iddia edilen hemşire Sabahat Taş için müebbet hapis cezası talep edilirken, olayla bağlantılı olduğu öne sürülen diğer 8 kişi hakkında da farklı oranlarda hapis cezaları isteniyor.
Olayın Seyri ve Soruşturma Süreci
İddianamede yer verilen bilgilere göre olay, 22 Ekim 2024 tarihinde Beylikdüzü'ndeki özel bir bakım evinde meydana geldi. İddialara göre, hemşire Sabahat Taş, bakım evinde kalan Uğur Yıldırım'a olağan sınırların çok üzerinde ilaç uyguladı. Rahatsızlık geçiren Yıldırım, hastaneye kaldırıldı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hastaneye ulaştırıldığında bileklerinde morluklar olduğu tespit edilince olayın ardındaki şüpheli durumlar polis tarafından inceleme konusu alındı.
Soruşturma kapsamında, olay günü aynı katta bulunan bakım merkezi personelleri arasında Yunus Emre Eşin, Mehmet Özkan Tıraş, Çilem Köçer, Ayfer Güler, Bahar Güzel, Yağmur Erkişi, Türcan Özsoy ile Sabahat Taş'ın varlığı belirlendi. Olay yerindeki kamera kayıtları, adım adım incelenmek üzere delil olarak dosyaya eklenmiş durumda.
İddianamedeki Özeti ve Deliller
Adli Tıp Kurumu'nun raporu iddianameye girdi. Rapora göre, Yıldırım'a olması gereken yaklaşık 400 miligram sınırındaki ilacın çok üzerinde bir doz – 11 bin 958 miligram – verildiği tespit edildi. Bu düzeyin 'ölümle sonuçlanabilecek' sınırın oldukça üzerinde olduğu değerlendirilerek, verilen eylemin 'olası kastla öldürme' suçuna denk düştüğü savunuluyor. İddialara göre hemşire Taş'ın eylemi, savunmasız durumda bulunan hastaya yönelik kasıtlı bir davranış içeriyor.
Ayrıca iddianamede, Yıldırım'ın o esnada bağlanmış durumda olduğu ve engelli olması nedeniyle kendini savunamayacak durumda bulunduğu vurgulanıyor. Savcılık, yapılan eylemlerin 'beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme' suçunu oluşturduğu görüşünde.
Diğer Sanıklar ve Suçlamalar
İddianamede yalnızca hemşire Taş'a değil, bakım merkezi çalışanlarına da önemli suçlamalar yöneltiliyor. Bazı sanıkların 'kendisini savunamayacak kişiye yönelik kasten yaralama' ile suçlanırken, bir kısmının ise 'suçu bildirmeme' ile yargılanması isteniyor.
Savcılık taleplerine göre, kurum müdürü ve bazı çalışanların olayın gerçekleşmesinde ya doğrudan rol aldığı ya da ihmalle hareket ettiği iddia ediliyor. Bazılarıyla ilgili olarak 'olaya müdahale etmemek', 'olayı yetkili makamlara bildirmemek' gibi suçlamalar da yöneltiliyor. İddianame, Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Kamera Kayıtlarının Rolü ve Delil İncelemesi
İddianame sürecinde öne çıkan en kritik delillerden biri kamera görüntüleri. Kayıtlarda, Yıldırım'ın zorla odaya sokulduğu, kapıdan çıkmak istediği anda engellendiği, bazı personellerin hastanın kollarını ve ayaklarını tutarak hareket ettirdiği iddia edilen sahneler yer alıyor. Bazı görüntülerde, bakım personelinin ip benzeri malzeme getirdiği, bölüm koridoru düzeninin kamera görüş alanının dışına çıkacak şekilde tutulduğu da ifade ediliyor. Bu görsel kayıtlar, savcılığa göre mahkeme sürecinde önemli delil işlevi görecek.
Adli Sürecin Gidişatı ve Kamu Açısından Anlamı
İddianame, olayın yargı sürecine taşındığını resmî olarak gösteriyor. Sabahat Taş için müebbet hapis talebiyle açılan davada delillerin açıklığı, kamera kayıtlarının içerikleri ve tanık ifadeleri mahkeme makamı önüne gelecek. Diğer 8 sanığın tutuksuz yargılanması beklenirken, mahkeme süreci kamu ve basın tarafından yakından izleniyor.
Bu dava, özel bakım evlerinde uygulanan denetim sistemleri, hasta güvenliği, sağlık personeli sorumluluğu ve mesleki etik açısından da önemli bir sınav niteliği taşıyor. Memnuniyetle görülecek olan, mahkeme kararının hem ceza hukuku yönünden hem de bakım kurumlarının işleyişine etkileri bakımından tartışma yaratacak olmasıdır.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım