Avustralya'da Yaklaşık 500 Bin Kişi Ruh Sağlığı Hizmetine Ulaşamıyor
Avustralya'da yapılan kapsamlı bir inceleme, ülkedeki ruh sağlığı sisteminin ciddi eksikliklerle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.
Avustralya'da yapılan kapsamlı bir inceleme, ülkedeki ruh sağlığı sisteminin ciddi eksikliklerle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu. Ciddi veya orta düzeyde ruhsal sorunlar yaşayan yaklaşık 500 bin kişinin, gerekli hizmetlere ulaşamadığı açıklandı. Üç yıl önce imzalanan 'Ulusal Ruh Sağlığı ve İntiharı Önleme Anlaşması' kapsamında yürütülen çalışmaların hedeflerine ulaşmadığı, sistemin beklenen iyileşmeyi sağlayamadığı belirtildi.
Ruh Sağlığı Sisteminde Geniş Boşluklar
Ülkede her beş kişiden biri her yıl ruhsal bir sorunla karşı karşıya kalıyor. Ancak yapılan değerlendirmelere göre mevcut hizmet ağı bu ihtiyacı karşılamaktan uzak. Rapor, hem şehir merkezlerinde hem de kırsal bölgelerde yaşayan yüz binlerce kişinin 'gerekli şartları sağlamadığı' gerekçesiyle tedaviye erişemediğini ortaya koydu. Bu durumun özellikle düşük gelirli bireylerde ve genç yaş gruplarında daha belirgin hale geldiği ifade edildi.
Uzmanlar, sistemin yetersizliğinin yalnızca bireylerin değil, toplumun genel refahını da olumsuz etkilediğini vurguluyor. Yetersiz hizmet ağı, erken müdahale fırsatlarını ortadan kaldırırken, intihar oranlarının da artmasına zemin hazırlıyor.
İntihar Vakalarında Endişe Verici Artış
Rapor, her yıl ülkede yaklaşık 3 bin kişinin intihar ettiğini ve bu sayının ruh sağlığı hizmetlerine erişimdeki eksikliklerle doğrudan bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Psikolojik destek alamayan bireylerin büyük bölümü, yaşadığı sorunları kendi imkanlarıyla çözmeye çalışıyor. Bu da hem bireysel hem toplumsal açıdan büyük risk oluşturuyor.
Uzmanlar, erken tanı ve sürekli danışmanlık hizmetlerinin intihar vakalarını azaltmada hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor. Ancak mevcut sistemde uzun bekleme süreleri, yüksek maliyetler ve coğrafi engeller nedeniyle hizmete erişim oldukça sınırlı kalıyor.
Anlaşma Yeniden Yazılmalı
Üç yıl önce imzalanan 'Ulusal Ruh Sağlığı ve İntiharı Önleme Anlaşması', federal hükümet ile eyalet yönetimleri arasında bir koordinasyon hedefliyordu. Ancak yapılan son inceleme, bu anlaşmanın beklenen sonuçları doğurmadığını gösterdi. Uzmanlar, anlaşmanın 'başarısız' olduğunu ve yeniden yapılandırılması gerektiğini savunuyor.
Yeni düzenlemede hizmetlerin daha erişilebilir hale getirilmesi, finansal engellerin kaldırılması ve kamu yatırımlarının artırılması öneriliyor. Ayrıca, toplum temelli ruh sağlığı merkezlerinin sayısının artırılması ve dijital terapilerin yaygınlaştırılması da önerilen çözüm başlıkları arasında yer alıyor.
Sağlık Bakanlığı Reform Hazırlığında
Avustralya Sağlık Bakanı Mark Butler, raporun ardından konuyu eyalet sağlık birimleriyle görüşeceklerini ve yeni bir eylem planı hazırlayacaklarını açıkladı. Bakan Butler, insanların ihtiyaç duyduğu hizmetlere zamanında erişebilmesi için yapısal reformlara gidileceğini, özellikle kırsal bölgelerde mobil sağlık ekiplerinin devreye alınacağını belirtti.
Bakanlık, ruh sağlığı alanında çalışan profesyonellerin sayısının artırılması, danışmanlık merkezlerinin modernize edilmesi ve toplum farkındalığının artırılması için yeni projeler planlıyor.
Toplumdan Artan Tepki
Hizmetlere ulaşamayan vatandaşlar ve sağlık çalışanları, uzun süredir sistemdeki eksikliklere dikkat çekiyordu. Bazı bölgelerde psikiyatrist randevuları için aylarca beklenmesi gerektiği, birçok bireyin tedaviye ulaşamadan umudunu yitirdiği dile getiriliyor.
Psikolojik danışmanlık kuruluşları, hükümetin yeni planını desteklerken, somut adımların hızla atılması gerektiğini vurguladı. Ruh sağlığı dernekleri, özellikle gençler arasında artan kaygı, depresyon ve yalnızlık oranlarının tehlikeli bir seviyeye ulaştığını belirtiyor.
Avustralya'daki son rapor, ülkenin ruh sağlığı sisteminde köklü bir değişimin kaçınılmaz olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Yaklaşık yarım milyon insanın yardım alamadığı bir ortamda, sağlık politikalarının yeniden şekillendirilmesi artık bir zorunluluk olarak görülüyor. Reform sürecinin hızla başlatılması, hem bireylerin hem de toplumun geleceği açısından kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım