Asya Devinde Tarihi Nüfus Gerilemesi Başladı

Dünyanın en kalabalık ülkesi olarak bilinen Çin, bugün tarihinin en büyük demografik krizlerinden biriyle karşı karşıya. Uzmanlara göre, ülkenin nüfusu yalnızca azalmıyor aynı zamanda yaşlanma hızı da alarm verici düzeye ulaştı.

Üretim Gücü Zayıflıyor: Küresel Zincirler Riskte

Çin'in hızla azalan nüfusu, ülkenin en büyük ekonomik avantajı olan geniş ve ucuz iş gücü kaynağını tehdit ediyor. Uzmanlara göre bu durum, Barbie bebek üretiminden akıllı telefon montajına, spor ayakkabılardan elektrikli araç imalatına kadar uzanan geniş bir yelpazede küresel tedarik zincirlerini sekteye uğratabilir.
Yıllardır düşük maliyetli üretimle dünya ekonomisinde baskın rol oynayan Çin'in, iş gücü eksikliği nedeniyle üretim maliyetlerinin yükselmesi kaçınılmaz görünüyor. Londra merkezli ekonomi danışmanlığı şirketi Oxford Economics'ten ekonomist Louise Loo, bu tabloyu şu sözlerle özetliyor:
'Çin'in demografik düşüşünü tersine çevirmek neredeyse imkansız. İş gücü azalışı, önümüzdeki on yıl boyunca Çin ekonomisinin büyüme hızını her yıl yaklaşık binde 5 oranında yavaşlatabilir.'

Tek Çocuk Politikası Uzun Vadeli Hasar Bıraktı

Bugünkü demografik krizin temelleri, Çin'in 1980 yılında yürürlüğe koyduğu tek çocuk politikası ile atıldı. Hızla artan nüfusu kontrol altına almak amacıyla uygulanan bu katı politika, yıllar içinde doğum oranlarını dramatik biçimde düşürdü. Pekin yönetimi, 2016 yılında iki çocuğa, 2021'de ise üç çocuğa izin vererek bu politikanın etkilerini azaltmaya çalıştı. Ancak alınan bu önlemler, beklenen nüfus artışını sağlayamadı.
Uzmanlar, şehirleşme, eğitim masraflarının yükselmesi ve yaşam standardı kaygılarının, genç çiftleri çocuk sahibi olmaktan alıkoyduğunu belirtiyor. Çinli gençler, artık kariyer ve ekonomik güvenliği çocuk sahibi olmaya tercih ediyor. Bu durum, doğum oranlarını daha da aşağı çekerek ülkenin yaşlanma sürecini hızlandırıyor.

Yaşlanan Nüfus Ekonomiyi Zorluyor

Birleşmiş Milletler'in tahminlerine göre, 2100 yılına gelindiğinde Çin nüfusunun yüzde 52'si 60 yaşın üzerinde olacak. Bu oran, ülkenin sosyal güvenlik sisteminde büyük baskı oluşturacak. Daha az sayıda çalışan, daha fazla sayıda emekliyi finanse etmek zorunda kalacak.
Ekonomistler, bu tabloyu 'sessiz ama yıkıcı bir kriz' olarak nitelendiriyor. Çünkü yaşlı nüfusun artışı, hem tüketim alışkanlıklarını değiştirecek hem de verimlilik oranlarını düşürecek. Çin'de sağlık harcamaları artarken, genç iş gücü ihtiyacı karşılanamayacak. Ülkede emeklilik yaşı düşük olmasına rağmen, artan yaşlı nüfus nedeniyle bu sınırın yükseltilmesi gündemde.
Bu durum yalnızca Çin'i değil, küresel ekonomiyi de etkileyecek. Zira Çin, dünya üretiminin önemli bir kısmını sağlıyor. İş gücü daralması, dünya genelinde ürün arzında azalma ve fiyat artışı riskini beraberinde getirebilir.

Uzmanlar: Çin'in Yeni Mücadelesi Sosyal Politikalar Olacak

Ekonomik büyüme modelini uzun yıllar ucuz iş gücüne dayandıran Çin, şimdi teknoloji ve otomasyon yatırımlarına yöneliyor. Ancak uzmanlara göre bu, kısa vadede sorunu çözmeye yetmeyecek. Robotik sistemler ve yapay zeka üretimi destekleyebilir, ancak insan iş gücünün yerini tamamen alması mümkün değil.
Sosyologlar ise bu süreçte Çin'in aile yapısında da köklü bir dönüşüm yaşandığına dikkat çekiyor. Artık tek çocuklu bir nesil, yaşlı ebeveynlerine bakmakla yükümlü hale geliyor. Bu da hem sosyal baskıyı hem de psikolojik stres seviyesini artırıyor.

Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım

Bakmadan Geçme