ABD–Suudi Arabistan F-35 Anlaşmasında 'Teknoloji Farkı' İddiası Gündemde
ABD'nin Suudi Arabistan'a satmayı planladığı F-35 savaş uçaklarının, İsrail'in elindeki modellerle aynı teknoloji seviyesinde olmayacağı yönündeki iddialar Washington ve Orta Doğu'da yeni bir tartışma başlattı.
ABD'nin Suudi Arabistan'a satmayı planladığı F-35 savaş uçaklarının, İsrail'in elindeki modellerle aynı teknoloji seviyesinde olmayacağı yönündeki iddialar Washington ve Orta Doğu'da yeni bir tartışma başlattı. Reuters tarafından yayımlanan değerlendirmelerde, İsrail'e verilen F-35'lerin 'üstün teknoloji standartlarının' Riyad yönetimi için geçerli olmayabileceği ifade ediliyor. Bu iddia, ABD'nin uzun yıllardır sürdürdüğü bölgesel askeri denge politikasıyla ilişkilendiriliyor.
Beyaz Saray Görüşmesinin Ardından Tartışma Büyüdü
ABD Başkanı Donald Trump ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Beyaz Saray'daki görüşmesinde F-35 satışı gündeme gelmiş, Trump satışın onaylandığını ve Suudi Arabistan'ın İsrail'inkilerle aynı teknoloji seviyesindeki uçaklara sahip olacağını söylemişti.
Ancak diplomatik kaynaklardan gelen bilgiler, bu açıklamanın uygulamada birebir karşılık bulmayabileceğini gösteriyor. Reuters'ın aktardığı haberde, ABD'nin Suudi Arabistan'a verilecek F-35'lerde bazı üst düzey sistemleri sınırlayabileceği belirtiliyor.
AIM-260 JATM Füzesi Suudi Arabistan'a Verilmeyebilir
Mitchell Havacılık ve Uzay Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Douglas Birkey, beşinci nesil F-35'ler için geliştirilen gelişmiş havadan havaya füze sistemi AIM-260 JATM'nin Suudi Arabistan'a sunulmasının düşük bir ihtimal olduğunu ifade ediyor.
2024 yılında üretimine başlanan bu füze sisteminin menzilinin 200 kilometrenin üzerinde olduğu ve hassas hedefleme kabiliyeti nedeniyle ABD'nin en ileri hava üstünlüğü silahlarından biri olarak kabul edildiği belirtiliyor. Aynı sistemin İsrail'e sağlanmasının planlandığı, buna karşılık Riyad'ın bu kapasiteye erişemeyebileceği vurgulanıyor.
İsrail'in F-35 Üzerindeki Özel Yetkileri Dengeyi Değiştiriyor
Haberde dikkat çekilen bir diğer önemli unsur ise İsrail'e tanınan 'modifikasyon serbestliği.' ABD'nin imtiyazıyla İsrail ordusu, F-35'lerini yerli olarak geliştirdiği silah ve elektronik harp sistemleriyle donatabiliyor.
Radar karşı tedbirlerinden bağımsız silah entegresine kadar pek çok sistem, İsrail tarafından doğrudan uçaklara uygulanabiliyor. Bu da Tel Aviv'e bölgede başka hiçbir ülkenin sahip olmadığı esnek bir operasyon kapasitesi sağlıyor.
Ayrıca İsrail Hava Kuvvetleri halihazırda iki aktif F-35 filosuna sahip durumda ve üçüncü filonun tedariki için sipariş verilmiş durumda. Suudi Arabistan ise ancak birkaç yıl içinde iki filoyu teslim alabilecek bir konumda bulunuyor. Deneyim farkı da göz önüne alındığında İsrail'in bölgede önemli bir teknolojik avantajı olduğu belirtiliyor.
QME İlkesi: ABD'nin Bölgesel Denge Politikası
ABD Kongresi'nin 2008'de kabul ettiği yasa gereği Washington, İsrail'in 'niteliksel askeri üstünlüğünü' korumakla yükümlü. Bu ilke, bölgedeki herhangi bir ülkeye yapılacak gelişmiş silah satışının İsrail'in askeri kapasitesini gölgelememesini hedefliyor.
Bu nedenle Suudi Arabistan'a yapılacak F-35 satışının Kongre'den geçmesi, sadece teknik detaylarla değil, aynı zamanda siyasi lobi etkileriyle de şekillenecek. Reuters'a konuşan kaynaklar, İsrail yanlısı lobilerin süreçte etkili olacağını ve satışın onaylanmasını zorlaştırabileceğini aktarıyor.
Tel Aviv'den Satışa Sert Uyarı
Suudi Arabistan'a F-35 satışı ihtimali, İsrail tarafında rahatsızlık yaratmıştı. İsrail basınına göre İsrail Savunma Kuvvetleri, Trump–Selman görüşmesinden hemen önce hükümete resmi bir rapor sunarak konuya dikkat çekti.
Raporda, İsrail'in uzun menzilli operasyonlarda F-35'leri temel platform olarak kullandığı vurgulandı. Aynı güçlü uçakların Suudi Arabistan'a verilmesinin, İsrail ordusunun bölgede yıllardır sahip olduğu hava hakimiyetini zayıflatacağı belirtildi.
Orta Doğu'da Yeni Bir Denge Tartışması
ABD'nin Suudi Arabistan'a satmayı planladığı F-35'lerin teknoloji seviyesine ilişkin iddialar, bölgede güç dengesi tartışmalarını yeniden alevlendirdi. İsrail'in yıllardır sahip olduğu özel statü, ABD'nin siyasi ve askeri yaklaşımının nasıl evrileceğine dair soru işaretleri oluşturuyor.
Washington'un, hem Riyad ile stratejik ortaklığını güçlendirme isteği hem de İsrail'in güvenliğini önceleyen QME ilkesine bağlı kalma zorunluluğu, F-35 satış sürecini zorlu ve uzun bir diplomatik dengeye dönüştürebilir.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım