ALTAY Projesi Törenle Yeni Döneme Giriyor: İlk Tanklar 28 Ekim'de Teslim Edilecek
Türkiye'nin milli ana muharebe tankı ALTAY projesinde uzun süredir beklenen adım, 28 Ekim'de atılıyor. Kahramankazan'daki üretim tesisinin açılış töreni sırasında, seri üretim hattından çıkan ilk ALTAY tanklarının Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslim edileceği duyuruldu.
28 Ekim’de sembolik teslimat: Yerli üretimde yeni safha
Türkiye’nin milli ana muharebe tankı ALTAY projesinde uzun süredir beklenen adım, 28 Ekim’de atılıyor. Kahramankazan’daki üretim tesisinin açılış töreni sırasında, seri üretim hattından çıkan ilk ALTAY tanklarının Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edileceği duyuruldu. Bu teslimat, projenin pilot ve test aşamalarını geride bırakarak seri üretim safhasına resmen geçtiğinin işareti olacak. Anadolu Ajansı
Seri üretim hedefi ve konfigürasyon planı
Savunma sanayii kaynakları, ALTAY programı çerçevesinde toplam 250 tankın envantere kazandırılmasının planlandığını; bunların 85 adedinin T1, 165 adedinin ise T2 konfigürasyonunda üretileceğini belirtiyor. Bu paket, hem mevcut ihtiyaçları karşılamayı hem de orta vadede birliklerin modernizasyonunu hızlandırmayı amaçlıyor. Törende yapılacak ilk teslimatlar, üretim sürecinin planlandığı şekilde ilerlediğine dair önemli bir gösterge olacak. Habererk
Güç grubu stratejisi: İthalatla başlanıp yerlileştirmeye geçilecek
Projede seri üretim süreci ilk etapta ithal güç grubu ile başlatılırken, sonraki aşamalarda yerli BATU Güç Grubu’nun devreye alınacağı açıklandı. Bu yol haritası, hem tedarik sürekliliğini güvence altına almak hem de kritik platformlarda millî tedarik zincirini güçlendirmek amacıyla belirlendi. BATU güç grubunun entegrasyonu tamamlandığında, ALTAY’ın “tam milli” kimliğine doğru önemli bir adım daha atılmış olacak. Deniz Postası
“Yeni ALTAY” ile gelen kabiliyet artışı
Proje ekibi tarafından yapılan geliştirmeler sonucu, prototip düzeyindeki ALTAY’lar üzerinde gerçekleştirilen yerlileştirme ve ilave yetenek kazandırma çalışmaları, aracı “Yeni ALTAY” olarak tanımlanan daha gelişmiş bir konfigürasyona taşıdı. Bu gelişmiş sürüm; entegre aktif koruma sistemi, güç grubundaki güncellemeler, modernize edilmiş zırh çözümleri, yenilenmiş atış kontrol ve araç kontrol altyapısı gibi unsurlarla donatıldı. Ayrıca, nişancı ikinci derece görüş sistemleri, palet ve kule çember dişlisi gibi kritik mekanik bileşenlerin yanı sıra yakıt ve hidrolik pompalar, mobil gizleme ağları, periskop ve rotor benzeri sistemlerin yerlileştirilmesine dair çalışmalar tamamlandı veya sona yaklaştı. Bu donanımlar, ALTAY’ın sahada hem korunmasını hem de hedef tespit ve atış etkinliğini önemli ölçüde yükseltecek. Haber | Son dakika haber | En son haber
Seri üretimin başlaması ve sonraki aşamalar
Firma yetkilileri ve savunma çevreleri, ilk teslimatla birlikte üretim hattının düzenli çıkışlar yapmaya başlayacağını; takip eden aylarda planlanan üretim takviminin devreye gireceğini ifade ediyor. İlk parti tankların teslimi, saha testleri ve entegrasyon süreçlerinin tamamlanmasının ardından birliklere dağıtılacak; sonraki dönemde BATU güç grubunun devreye girmesiyle daha yüksek yerli katkı oranları hedeflenecek. Bu aşama, hem lojistik bakım zincirinin millileştirilmesi hem de dışa bağımlılığın azaltılması açısından kritik öneme sahip olacak. Aksiyon
Savunma sanayii için teknik ve stratejik anlamı
ALTAY projesinin seri üretime geçmesi, Türkiye’nin zırhlı platformlar alanında ileri teknoloji geliştirme ve üretme kapasitesinin somut bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Platformun geliştirilmesi sırasında edinilen yerlileştirme deneyimi, tedarik zinciri esnekliğini artırmakla kalmayacak; aynı zamanda ihracat potansiyelini de güçlendirebilecek yetenek transferleri ve entegrasyon know-how’ı sağlayacak. Uzmanlar, ilk teslimatın ardından platformun sahadaki performans verilerinin dikkatle izleneceğini; geri bildirimlere göre seri üretim hatlarında optimizasyon yapılacağını belirtiyor.
ALTAY’ın 28 Ekim’deki teslimatı, Türkiye savunma sanayiinin hem sembolik hem de pratik bir kilometre taşı olarak kayda geçecek. Hem teknik açıdan hem de stratejik özerklik hedefleri açısından bu adım, önümüzdeki yıllarda bölgesel denge ve askeri kabiliyetler üzerinde etkisini hissettirebilecek nitelikte.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım
Bakmadan Geçme