• Haberler
  • Güncel
  • Akran Zorbalığına Karşı Kurumsal Mücadelede Yeni Dönem Başlıyor

Akran Zorbalığına Karşı Kurumsal Mücadelede Yeni Dönem Başlıyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu bünyesinde faaliyet gösteren Akran Zorbalığı Alt Komisyonu, uzun süredir yürüttüğü çalışmaların ardından raporunu tamamladı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu bünyesinde faaliyet gösteren Akran Zorbalığı Alt Komisyonu, uzun süredir yürüttüğü çalışmaların ardından raporunu tamamladı. Son yıllarda özellikle okullarda ve dijital mecralarda artış gösteren akran zorbalığı vakalarına dikkat çeken rapor, kamuoyunda yankı uyandıracak nitelikte tespitler ve çözüm önerileri içeriyor. Çocukların fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan zarar görmesine neden olan zorbalık olgusunun yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğu vurgulanırken, mücadelede tüm kurumların ortak sorumluluk alması gerektiğinin altı çiziliyor.

Komisyonun hazırladığı raporda, akran zorbalığının etkilerinin uzun vadede travmatik sonuçlar doğurabildiği, eğitim hayatını sekteye uğrattığı ve çocukların özgüven gelişimini ciddi biçimde zedelediği belirtiliyor. Bu nedenle sadece olay anına odaklanan çözümler yerine, önleyici, izleyici ve destekleyici mekanizmaların birlikte hayata geçirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Raporda Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere toplam sekiz bakanlık ve kamu kurumuna yönelik somut görev ve sorumluluklar tanımlanıyor.

Akran Zorbalığına Karşı Kurumsal Yaklaşım Güçleniyor

Hazırlanan raporda, akran zorbalığıyla mücadelenin tek bir kurumun omuzlayabileceği bir yük olmadığına dikkat çekiliyor. Eğitim, sağlık, sosyal hizmetler ve yerel yönetimlerin eş zamanlı ve koordineli biçimde hareket etmesinin zorunlu olduğu vurgulanıyor. Komisyon, mevcut uygulamaların parçalı yapısının sorunların erken tespit edilmesini zorlaştırdığına işaret ederken, bu durumun mağdur çocukların yeterli desteğe ulaşmasını geciktirdiğini belirtiyor. Bu kapsamda, merkezi yönetim ile yerel birimler arasında güçlü bir iş birliği modeli öneriliyor.

Raporda yer alan değerlendirmelerde, akran zorbalığının sadece okul ortamıyla sınırlı kalmadığı, sosyal medya ve çevrim içi platformlar üzerinden de ciddi bir tehdit oluşturduğu ifade ediliyor. Bu nedenle hem yüz yüze hem de dijital ortamlarda yaşanan vakaların aynı ciddiyetle ele alınması gerektiği belirtiliyor. Komisyon, bu çok boyutlu yapının ancak kurumsal bir seferberlik anlayışıyla kontrol altına alınabileceğini savunuyor.

Bildirim ve Destek İçin Özel Yardım Hatları Öne Çıkıyor

Raporda dikkat çeken önerilerden biri, akran zorbalığı vakalarının kolay ve güvenli biçimde bildirilebilmesi için özel yardım hatlarının kurulması oldu. Çocukların, ailelerin ve eğitimcilerin zorbalıkla ilgili olayları çekinmeden iletebileceği telefon hatları, mobil uygulamalar ve çevrim içi platformların oluşturulması gerektiği ifade ediliyor. Bu sistemlerin çocukların kendilerini güvende hissedecekleri şekilde tasarlanmasının önemine vurgu yapılıyor.

Komisyon, bildirim mekanizmalarının erişilebilir ve anlaşılır olmasının, vakaların gizli kalmasını önleyeceğini belirtiyor. Aynı zamanda bu hatlar aracılığıyla yalnızca şikâyet alınmasının değil, psikolojik danışmanlık ve yönlendirme hizmetlerinin de sunulmasının kritik olduğu dile getiriliyor. Böylece zorbalığa maruz kalan çocukların ilk temas noktasında yalnız bırakılmaması hedefleniyor.

Dijital Vaka Takip Sistemi ile Süreklilik Sağlanacak

Raporda yer alan bir diğer önemli öneri ise Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında entegre şekilde çalışacak dijital bir vaka takip ve yönetim sisteminin kurulması oldu. Bu sistem sayesinde bildirilen vakaların kayıt altına alınması, müdahale süreçlerinin izlenmesi ve destek verilen çocukların uzun vadeli takibinin yapılması amaçlanıyor.

Komisyon, yaşanan zorbalık sonrası verilen desteğin kısa süreli kalmasının, sorunların tekrar etmesine yol açabildiğine dikkat çekiyor. Dijital sistem aracılığıyla çocukların akademik, psikolojik ve sosyal durumlarının düzenli olarak izlenmesi, risklerin erken aşamada tespit edilmesine olanak tanıyacak. Bu yaklaşımın, kurumlar arası bilgi paylaşımını da hızlandırarak daha etkili sonuçlar doğuracağı değerlendiriliyor.

Yerel Yönetimlere Çocuk Destek Merkezleri Görevi

Raporda belediyelere de önemli sorumluluklar yükleniyor. Özellikle risk altındaki çocukların yaşadıkları mahallelerde izlenebilmesi ve desteklenebilmesi amacıyla Çocuk Destek Merkezleri kurulması öneriliyor. Bu merkezlerin, çocuklara ve ailelerine doğrudan ulaşarak rehberlik, danışmanlık ve sosyal destek hizmetleri sunması planlanıyor.

Komisyon, mahalle düzeyinde kurulacak bu merkezlerin, okul ile aile arasında köprü görevi üstleneceğini ifade ediyor. Yerel düzeyde sağlanacak destek sayesinde, zorbalık vakalarının büyümeden kontrol altına alınabileceği ve çocukların kendilerini daha güvende hissedecekleri bir çevrenin oluşturulabileceği belirtiliyor. Ayrıca bu merkezlerin, toplumsal farkındalığın artırılmasında da önemli bir rol üstlenmesi bekleniyor.

Çok Yönlü Mücadele Vurgusu Ön Planda

Akran Zorbalığı Alt Komisyonu’nun raporu, sorunun yalnızca cezai yaptırımlarla çözülemeyeceğini net biçimde ortaya koyuyor. Eğitimden sağlığa, sosyal hizmetlerden yerel yönetimlere kadar uzanan geniş bir alanda eş güdümlü bir mücadele çağrısı yapılıyor. Komisyon, çocukların güvenli bir ortamda büyüyebilmesi için devletin tüm imkânlarının seferber edilmesi gerektiğini vurgularken, bu yaklaşımın kalıcı ve sürdürülebilir politikalarla desteklenmesinin önemine dikkat çekiyor.

ERTV Malatya - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme

WhatsApp İhbar Hattı
05443281444
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!