banner13

Bütün engelleri aşarak üniversiteyi bitirdi ve 5 kitap yazdı

Malatya’da, çok küçük yaştan itibaren tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşamını sürdüren Ali Haydar Koyun (52) engeline rağmen 21 yıl boyunca Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesi Başkanlığı görevinin yanı sıra üniversiteyi bitirerek, 5 kitap yazdı. Aynı zamanda yerel bir gazetede köşe yazarlığı da yapan Koyun, engelli vatandaşların sorunlarını dile getirirken, kendisini de her alanda geliştiriyor.

ERTV Haber Merkezi
ERTV Haber Merkezi
04 Aralık 2020 Cuma 13:25
Bütün engelleri aşarak üniversiteyi bitirdi ve 5 kitap yazdı

Malatya’da, çok küçük yaştan itibaren tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşamını sürdüren Ali Haydar Koyun (52) engeline rağmen 21 yıl boyunca Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesi Başkanlığı görevinin yanı sıra üniversiteyi bitirerek, 5 kitap yazdı. Aynı zamanda yerel bir gazetede köşe yazarlığı da yapan Koyun, engelli vatandaşların sorunlarını dile getirirken, kendisini de her alanda geliştiriyor.

4 yaşındayken yakalandığı romatizma hastalığının yol açtığı eklem kireçlenmesi nedeniyle 1979 yılında ortopedik engelli olan ve yaşamını tekerlekli sandalyeyle sürdüren Ali Haydar Koyun, azmiyle parmak ısırtıyor.

Açıköğretim Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü’nden mezun olan Koyun, 21 yıl Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şube Başkanlığı, 4 yıl Türkiye Sakatlar Derneği Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilciliği görevlerinde bulundu.

‘Sessizliğim’ adını verdiği şiir, ‘Bu Hayatta Ben de Varım’, ‘Sevginin Gücü’, ‘Senden Alacaklıyım Aşk’ ve ‘Ötelenen Hayatlar’ isimli öykü kitaplarının yazarı olan Ali Haydar Koyun, yerel bir gazetede ise köşe yazarlığı yapıyor.

Koyun, 4 yaşındayken yakalandığı romatizma hastalığı nedeniyle 1979 yılında bir daha yürüyemediğini kaydederek, “Vücudumun tüm eklem yerlerinde kireçlenmeye yol açtı. Yıllarca dört duvar arasında yaşamımı sürdürdüm. İlk tekerlekli sandalyeme kavuştuktan sonrada bir daha kapalı alanda, evde oturmadım ve toplum içine çıkmaya başladım” dedi.

Hastalığı nedeniyle eğitimine uzun bir süre ara vermek zorunda kaldığını ifade ederek, “İlkokul 5’ten sonra eğitimime devam edemedim. 1996 yılında dışarıdan bitirme sınavlarına girerek ortaokul diplomasını aldım. 2016 yılında açıköğretim lisesini dışarıdan bitirdim. Kendi bilgi deneyimimi görmek amacıyla üniversite sınavına girdim. Üniversite sınavında temelim olmadığı için barajı geçemeyeceğimi düşünüyorum ama sonuçlar açıklandığında barajın bir hayli üzerinde bir puan aldığımı görünce şok geçirdim. Bedensel engelli olmam sebebiyle örgün eğitime devam etmekte sıkıntı yaşayacağımı düşünerek, açıköğretim fakültesini tercih ettim. Açıköğretim Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü’nü bitirdim. Bu yılda DGS sınavına girerek, eğitimimi 4 yıllığa tamamlamaya karar verdim. Şuanda Açıköğretim Fakültesi’nde Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nde okuyorum” diye konuştu.

21 yıl Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şube Başkanlığı görevinde bulunduğunu anımsatan Koyun, “2015 yılında derneğimizin genel kurur kararıyla kapanmasının ardından örgütlü mücadelem son buldu. Şuanda da bireysel mücadeleye devam ediyorum. 21 yılda çok güzel çalışmalar yaptık. Her şeyden önce siyasi ve idarecilerin engellileri tanımadığı bir süreçten gerek bürokrasinin, idarecilerin ve siyasilerin hatta vatandaşların engellileri tanıdığı bir şehre kavuştuk. Bu, 1994 yılında ekmiş olduğumuz tohumların yeşerdiğinin bir göstergesidir. Engelli vatandaşların problemlerini yerel medyanın desteğiyle duyurduk. Dergi çıkarttık tabii Türkiye’de yaşanan bir sıkıntıyı da dile getireyim; engellilerin adıyla rant elde etmek için dergi satanlar var, ortada büyük bir para dönüyor, biz çıkarttığımız dergileri ücretsiz dağıttık” ifadelerini kullandı.

Koyun, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün bir kutlama günü olmadığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Dil alışkanlığımı yoksa bilinçaltına yerleşmesinden dolayı mı her şeyi kutlar hale geldik. Yetkililere, “Ben engelli olduğum için mi kutluyorsunuz?” diye sormak istiyorum. Hiç kimse engelli olmak ister mi, istemez. Engelliler Günü aslında sorunların çözülmesi, artık evrensel standartlarda bir yaşam şekline kavuşmak dile geldiği bir gündür. Ama nedense maalesef ülkemizde ‘kutlama’ kelimesiyle dile getiriliyor. Biz ziyaretle, çiçek takdimiyle ve çeşitli etkinliklerle günün kurtarılmaya çalışıldığını görüyoruz. Oysa o gün kurtarılacak bir gün değil, biz sadece 3 Aralık’ta hatırlanmak istemiyoruz. Benimde en sevmediğim günlerden biridir. Bugün geldiği zaman strese giriyorum.”

FERDİ DURDU/ YENİ MALATYA GAZETESİ - ERTV

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.